Advert
Advert
Advert
SONUN BAŞLANGICI

SONUN BAŞLANGICI

Bu içerik 6308 kez okundu.

   

     Kasım ayı içinde okurlarıyla buluşacak kitabımın adı bu kez yazımın başlığı. 1960 ve sonrasında yaşanan darbeleri bakış açımla değerlendirmeye çalıştığım bir kitap. Okuyunca beğeneceğinize inandığım bir çalışmam…

     Belgeleri sosyal medya üzerinden genellikle Anadolu Ajansı’nın sunduğu bilgilerden satırını bile değiştirmeden aldım. Fotoğraflar da öyle. Objektif olmaya çalıştım bir yandan da. Darbeler gerçek elbette. O darbelerde yaşananlar da gerçek. Ama çıplak gözle farkına varılmayan ayrıntılar da var o darbelerin içinde.

    Daha ilkokul yıllarında okuduğum bir kitaptan çok etkilenmiştim. Darbeyi hazırlayan, yapan güçlerin perde arksıda hazırladıkları oyunlar gözler önüne seriliyordu kitapta. Okuyunca pek anlayamamıştım ama sonraları…

    Örneğin Malatya Olayları!

    İsmet Paşa miting yapacaktır. Zamanın muktedirleri bu mitingi engellemek ya da mitinge gölge düşürmek için şeytani bir plan uygularlar. Miting alanındaki yüksek binalara keskin nişancılar yerleştirirler. Miting alanına ise fiskosçular. Görevleri insanlar arasında infial yaratmak bu kişilerin…

    Ve kanlı biter Malatya Mitingi.

    Sonra 1960 darbesi.

   Sözüm ona demokrasiyi, sosyal adaleti en üst düzeyde sağlayacağım diye yola çıkanlar, önce gazeteleri, köşe yazarlarını ve bilim insanlarını susturdular. Sonra siyasileri baskı altına aldılar. Adına da Hürriyet ve Anayasa Bayramı dediler darbe için. Tarihler 27 Mayıs’ı gösteriyordu o zaman.

    Sonra 12 Eylül.

    Sağ gösterip sol vurulan darbe. Eşitlik bozulmasın diye bir sağdan iki soldan götürdük diyen Evren Paşa…

    Sonra çeşitli girişimler…

    15 Temmuz Fethullah Gülen Cemaati’nin ülkenin her birimine sızdığı bir ortamda, güpegündüz gerçekleştirilen bir girişim.

    Henüz bu girişimin ağa babaları ortaya çıkarılamadı. Hele siyasi ayağına hiç dokunulmadı. Olan FETÖ’ye dolaylı yollardan katılmış asker ve sivillerin çoğu mesleklerinden oldu, tutuklandı. Ama nedense siyasi ayağına dokunulmadı bu güne kadar.    “Ne istedin de vermedik” diyenler, sonradan “aldatıldık!” diyerek işin içinden sıyrılıverdiler. Peki zamanında desteklerken siz de cemaatin içinde değil miydiniz? İşte bu soruyu sormak biraz sakıncalı gibi. Çünkü “Dokunma Yanarsın” diyen Ahmet Şık’ın yaşadıklarını biliyoruz değil mi?

             

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
BAŞKAN BOZKURT: TABURUN GİTMESİNE ULUPINAR KAYITSIZ KALDI
BAŞKAN BOZKURT: TABURUN GİTMESİNE ULUPINAR KAYITSIZ KALDI
BAŞKAN BOZKURT: VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM
BAŞKAN BOZKURT: VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM