Tam yazıma başlayacaktım ki, 21 şehit haberi… Gel de yaz yazabilirsen. Gün geçmiyor ki şehit haberleri yürekleri dağlıyor, işin acısı milletimiz bu şehit haberlerine alışıyor, iki-üç şehit gazetelerde bile alt sütunlara iniyor, bu çok fena hepimizin sirkelenmesi lazım.
Vatandaş olarak, şehitlere rahmet, teröristlere lanet okuyoruz, başkada elimizden bir şey gelmiyor.
Terörü bu kadar büyüten ve azdıran AKP hükümetleri olduğunu biliyoruz, neredeyse sıfır terörle aldıkları Türkiye, Açılım, Saçılım politikalarıyla nereden nerelere geldi.
Halkı kandırmak için yollara dökülen, Akil Adam soytarıları bugünler hiç meydanda yoklar, şehit haberleri geldikçe bu alçakların varsa vicdanları sızlamıyor mu?
Hiç zannetmiyorum.
EVREN
12 Eylül 1980’de Kenan Evren Askeri darbe yaptığında, kimse tankların üstüne çıkmadı, zira darbe gece yarısı olmuştu, herkes yatağında uykudaydı, sabah olduğunda ise değil tanka çıkmak… Sabaha bile çıkmadı.
Tüm cadde ve sokaklar asker kaynıyordu. Polis- Asker el eleydi, Darbeye Askerin yüzde 1,5’u değil, yüzde 100’ü katılmıştı.
Emir komuta zinciri içinde, Genel Kurmay Başkanından, al alttaki askerlik şubesi erine kadar tüm Silahlı Kuvvetler darbenin içindeydi.
Medya; darbeyi alkışlarla karşıladı, tek kanal olan TRT, siyah beyaz yayınlarıyla gece gündüz ihtilali övmekteydi.
Evren’in astığı astık, kestik kestikti, o dönem yaklaşık 700 bin kişi gözaltına alındı, işkencelerde geçirildi, birçoğu öldü ve sakat kaldı.
ABD, Darbeye destek verdiğini “Bizim oğlanlar” diyerek belli etti.
Evren’in hazırlattığı 12 Eylül Anayasa’sı yüzde 92 oy aldı, Evren buna sık sık vurgu yaptı. Yüzde 92 oy aldım diyerek Milli İrade’de dem vurdu.
***
O zamanlar Evren’in ağzından çıkan söz kanun sayılıyordu, mitinglerde meydanlara sığmayan kalabalıklar sevgi gösterileriyle yeri göğü inletiyordu.
Sanki Evren olmazsa, Türkiye batardı, bölünürdü algısı herkesi sarmıştı.
O günler, o yıllar geçti gitti.
İkbal günleri bitince, herkes Evren’in etrafını boşalttı. Yeni “Güç”ün etrafını sardı. Evren için methiyeler düzenler, Özal’ın yanağından makas alır oldu.
Her geçen gün yalnızlaştı.
İnzivada resim yapmaya başladı.
Güçlü zamanında ağzını açamayanlar, içlerindekileri kusmaya başladılar, tam bir “Vuran abalı”ya döndürdüler.
Rezil ettiler.
Yüz küsur yaşında, hastane odaların yapayalnız, sürünerek öldü.
Devlet töreni olmasa, cenazesini kaldıracak adam bulmakta zorlanacaklardı.
Kenan Evren’in durumu ders olmalı. Kimse “Ne oldum” dememeli, “Ne olacağım” demeli. Sadece Evren mi, tarih bu tür örneklerle dolu.
Maalesef halkımız “güç”ün yanında.
Aktif politika ile uğraşanlar “Bugünün yarını da var” diye hesap etmeyi hiç akıllarından çıkartmasın, zira; o yarın çabuk geliverir.!
GÜNÜN SÖZÜ: “Pirinç’in içindeki siyah taştan değil.. beyaz taştan korkun.”