Geçtiğimiz günlerde Türk Sinemasının önemli isimlerinden Tarık Akan’ı genç sayılabilecek bir yaşta kaybettik.

  Gençliğimizin en gözde, en yakışıklı aktörüydü.

  Aydın bir insandı, Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği; Gazetecilik Yüksekokulu mezunuydu.

   Asıl adı Tahsin Tarık Üregül’dür, sinema jeneriğinde Tarık Akan’dır. 111 sinema filminde rol almıştır, sinemanın aydınlık yüzüdür.

   Ses Dergisi’nin Sinema Artist yarışmasını kazanan Tarık Akan’ın ilk filmi “Solan bir yaprak gibi” ile genç kızların biranda sevgilisi oldu. Lakabı “Uzun” idi. Çok sevilip izleniyordu.

   Tarık Akan, Hababam Sınıfı ve salon filmlerinden sonra toplumsal mesaj içeren filmlere yöneldi. Çokta başarılı oldu, yoksul ezilmiş halkın gerçek yaşamlarını canlandırdı, Maden- Sürü- Yol- Kanal filmleri çok tutuldu, değişik karakterleri başarıyla canlandırdı, Altın Portakal Film Yarışmasında Yedi ödüle sahip ilk ve tek sanatçı oldu.

***

   Kendini anlatırken; “Yılmaz Güney’den bana kalmış bir inatçılık var. Taviz vermeyen müdanasız bir adam var, her adımını ülkesi, insanlık ve emek adına atan bir sanatçı var. Para ve şöhret için değil, amaçlar için yaşanan bir hayat var…” diyordu.

   Manalı bakışları ve gülüşleriyle genç kızların kalbini çalarken, genç erkeklerde saçlarını onun gibi taramaya özen gösterirdi, canlandırdığı onbeş karakterin ismi de “Ferit” idi.

   Sonra 12 Eylül darbecilerinin hışmına uğradı, zindanlara attılar, işkence gördü, işsiz kaldı, sanatından ve yaşam ilkelerinden asla taviz vermedi.

   Çektiği çileyi ve acıları, “Anne kafamda bit var” ismiyle kitaplaştırdı. Her devrin adamı değil, her devirde adamdı.

   Türk Sinemasının efsanesi, Türkiye Demokrasi Mücadelesinin öncü isimlerinden mümtaz insan Tarık Akan, Özel Taş Koleji eğitim sistemine katkılarıyla, yaşadığı toplumu sahiplenir, ışık tutardı.

  Bizler onu, topluma örnek olacak biçimde, saygıdeğer ve karakter sahibi bir sanatçımız olarak anacağız.

   Yüzü ve yüreği güzel insan, bizler seni asla unutmayacağız.!

ŞAİRİ KIZDIRMAYIN

   Bir gün Kamil Paşa, yapılan bir şikayet üzerine Şair Eşref’i vilayet makamına davet etmişti.

   Davete icabet eden Şair Eşref vilayet binasına gittiği zaman, Vali’nin encümen toplantısında olduğu ve biraz beklemesi gerektiğini söylerler.

   Vali’yi bekleyen şair, bir ara içeride konuşanları dinlemeye başlar, Vali o esnada münakaşa edilen bir mesele hakkında” … O kadar incelemeyin, millet eşektir, anlamaz” dediğini duyar.

   Bu sözlere fena halde içerleyen şair, cebinden çıkardığı bir kağıda şu kıtayı yazar, oradaki odacıya Vali’ye verilmek üzere bırakır ve çeker gider…

   “Reddolunmaz sözü ama, eşşoğlu can sıkar,

   Millete eşek diyen herif bilmez mi ki,

    Sadrazamlarda, Valilerde… Milletten çıkar.”

   GÜNÜN SÖZÜ: “Rakı içilecek insan başka,

                              Çay içilecek insan başka,

                               Kahve içilecek insan başka,

                               Yola çıkılacak insan başka,

                               Eve davet edilecek insan başka, 

                              Her insanla her şey yapılmaz.!”