Şehit haberleri ve kadın cinayetleri artarak devam ediyor, yürekler yanıyor. Bir günde onaltı Vatan Evladımızı toprağa verdik, Analar daha çok ağlıyor…
Çözüm sürecinde hendekler kazıp, Kato dağlarında yuvalanan hainler ve işbirlikçileri ne yazık ki büyük şehirlerde de kendilerini gizleyerek eylem hazırlıkları yapabiliyor.
Bakıyoruz bazı AKP’li üst düzey yöneticiler, “Sayımız fazla ama, neden ülkeyi yönetemiyoruz?” diye birbirlerine soruyorlar.
Verilen cevaplar değişik, kimisi; “Devin Devleti” sorumlu tutuyor, bazısı; “Batı bizi kıskanıyor” demekte, “Çok hata yaptık, çok kandırıldık” diyende var. Bazıları ise; “Liyakat esas alınmalı” görüşünde.
Ortak yönleri; “Türkiye’yi yönetemiyoruz” özeleştirisidir.
Panik yaşıyorlar.!
***
Geriye dönüp baktığımızda, 17 Nisan sabahı AKP istediği tüm yetkiyi milletten fazlasıyla aldı.
Artık mazeret üretme lüksü kalmadı.
Durmadan; “İki gömleğimiz var, biri idamlık, biri bayramlık” diye dolaşmaları, mağdur edebiyatı yapmaları bıkkınlık getirdi.
Bu ne bitmez, doyulmaz mağduriyetmiş?
Sanki memleketi AKP değil de, Muhalefet yönetiyor.
Hoş, dişli bir muhalefette yok ya.
AKP, referandum sonrası; istikrar, tek başlı yönetim ve temsil için her türlü yetkiye sahiptir.
Referandum vaatlerinde; Ekonomi düzelecek, Terör bitecek, İstikrar sürecek, Suriye krizi ve Ortadoğu Sorunları son bulacak, İşsizlere iş, Taşerona son verilecek… Herkesin yüzü gülecek, Güçlü Türkiye söylemleriyle “Evet” oyu istediler, aldılar.
Neyle, nasıl alındığını geçtik.
Peki; ne değişti?
Değişeceğine dair umut var mı?
Şimdi; 2019’da yapılacak seçimlerde AKP, hangi vaatlerde bulunacak?
Vaat sermayesi bitti.!
AZİM EN İYİ İLAÇTIR
Kansas’ta iki kardeş bir okulda çalışıyordu, her sabah sınıftaki sobayı yakmak onların göreviydi.
Bir sabah, kardeşler sobayı temizledi ve odunla doldurdular, birisi bir şişe gazyağını odunların üstüne döktü ve kibriti çaktı… Çok büyük bir patlama oldu.
Büyük kardeş öldü. Diğerinin bacakları feci şekilde yandı. Daha sonra şişeye yanlışlıkla benzin doldurulduğu meydana çıktı.
Bacakları yanan çocuğu tedavi eden doktor, çocuğun bacakları kesilirse daha iyi olur dedi. Anne, baba yıkılmıştı, oğullarının birini yitirdiler, biride sakat kalacaktı.
Ama inançlarını kaybetmeyip, doktorlardan bu işlemi ertelemesini rica ettiler. Doktor kabul etti.
***
Sürekli dualar ediyorlar ve doktordan bir gün daha ertelemesini istiyorlardı. Bu iki ay sürdü.
Doktorla her gün tartışıyorlardı.
Çocuklarının bir gün iyileşeceğine inanıyorlardı.
Çocuğun bacakları kesilmedi ama sargılar açıldığında, sağ bacağının diğerinden altı santim kısa olduğu ortaya çıktı. Sol ayağındaki parmaklarda neredeyse yoktu.
Acılar içinde kıvranmasına rağmen, çocuk her gün egzersiz yaptı ve nihayet bir, iki adım atamaya başladı.
Daha sonra, koltuk değneklerinden de kurtuldu, yürümeye, hatta koşmaya başladı.
Bu genç adam, koştu, koştu, koştu…
Neredeyse kesilecek olan bacakları ona Dünya rekoru bile kazandırdı… Bu genç adam “Glenn Cunnigham”dı; Dünyanın en hızlı insanı olarak tanınan gence “Yüzyılın Sporcusu” ünvanı verildi.
GÜNÜN SÖZÜ: “Kişi başına düşen milli SABIR’la, yakında hepimiz DERVİŞ olacağız.”
(İsmet Koyuncu)