Bu satırları yazarken, Tayyip bey Davutoğlu görüşmesi başlamak üzereydi. Davutoğlu acınacak halde, Salı günü gurup toplantısında darmadağındı.
Acınacak durumda ama, şahsen, “Oh olsun” diyorum.
28 dakika sürdüğü açıklanan gurup toplantısı konuşması “Veda hutbesi” gibiydi.
Nihayet açıklandı, AKP Mayıs sonu olağanüstü kongreye gidiyor, Davutoğlu aday değil. Sosyal Medya’ya bakıyorum, bazıları “üzüldük” diyorlar… Bu işler böyledir, “Kör ölünce badem gözlü olur” diye atalarımız boşuna mı söylemiş.
Üzülmeyin… Tayyip bey ne “Dalkavuklar” bulur, onlarcası sırada bekliyor, Damat Berat paşa bile var. AKP bu işlerin uzmanı, onlarda numara bitmez!
***
“Stratejik Derinlik” kitabı ve Aksiyon dergisi yazarlığından, Boğaziçi Üniversitesinden sınıf arkadaşı olan Feridun Sinirlioğlu referansı ile Başbakan’iken Abdullah Gül’ün danışmanlığına, oradan da TBMM dışından Dışişleri Bakanlığına atanmıştı.
Cumhuriyet tarihinin en başarısız Dışişleri Bakanlığını yaptı, “Sıfır Sorun” vecizesiyle, tüm komşularımızla savaş haline getirdi, Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına çeken isimdir Ahmet Davutoğlu.
Temayül yoklamasında üçüncü sırada olmasına rağmen kendisini Tayyip bey Başkanlığına atadı. Yıldırım Akbulut’tan bile aciz, yoksun bir görev anlayışı ile çalıştı, rezil etti, rezil oldu.
Hal böyle olunca; bilmem kaçıncı muhtarlar toplantısında, Tayyip bey diyetini istercesine, başına vura vura mesajlarını sıraladı.
“önemli olan bulunduğunuz yere nasıl geldiğinizi unutmamanızdır.”
Yahi; Temayül yoklamalarını biliyorsun, üçüncü sıradaydın, seni ben Başbakan yaptım demek istedi… Bununla da yetinmedi;
“Önemli olan geldiğiniz makamda ne yapmanız gerektiğini ve hedeflerinizin neler olduğunu unutmamanızdır.”
Sonra da Tayyip bey, son darbeyi indirdi;
“Kendi çıkarları için hizmet makamlarını işgal edenler, Türkiye’nin birikimini arttırmak şöyle dursun, mevcudu da heba etmişlerdir.”
Bu durumda yetkileri alınmış, bir ilçe başkanı bile atayamayan Davutoğlu İsraf saraya gidip kongre kararına kayıtsız şartsız biat etmiştir, başka ne yapabilirdi.?
***
2002’den önce devletin yaptırdığı tüm değerleri yandaşlarına talan ettiren AKP iktidarları, bugün Marmaray, üçüncü köprü, duble yollar yaptık diye yaptık diye göz boyuyor, 14 yılda hiç mi bir şey yapmayacaktınız, unutmayın milletin vergileriyle, Mehmet Cengiz ve benzerlerini trilyoner yaparak yaptınız.
Bunun yanında, Ekonomik yapıyı yerle bir ettiniz, hırsızlık, yolsuzluk, adam kayırma, yobazlık, taciz ve tecavüz, hukuksuzluk, zifiri cehalet aldı başını gidiyor… say saya bildiğin kadar.
Davutoğlu’nu şutlayarak, aldatıldık diyerek… Tüm bunları atlatacağınızı mı sanıyorsunuz?
Osmanlı’nın burnundan kıl aldırmayan, kibirli, şımarık, kethüda, bostancı başı, Res-ül Küttab paşalarının sonları ne oldu acaba?
DEVLET SIRRI
İçip, içip kafayı bulan bir ayyaş “Öküz Başbakan” diye nara atmış.
Derhal iki zaptiye, sarhoşu yakalayıp önce karakola, sonra kadı’nın huzuruna çıkarmışlar.
Okkalı bir ceza almış.
İtiraz etmiş; “Hani beni bu ülkede özgürlük vardı, düşündüğümüzü söyleyemeyecek miyiz?”
Cevabı yapıştırmışlar;
“Senin suçun o değil ki, devlet sırrını açıklamak.”
GÜNÜN SÖZÜ: “Yolda yürürken bir taş’a takılırsan… Kabahat taş’ta değil, sendedir.”
(Pascal)