Milletvekili olduğu dönemde “Devrek’ten Tabur gitmeyecek” diye müjde veren Özcan Ulupınar, eleştiriler karşısında kendini savunmaya çalışıyor.

Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler Ulupınar’ı aramış, “gözün aydın. Tabur gitmeyecek” demiş.

Bunun üzerine Ulupınar halka müjdeyi vermiş.

Birkaç ay sonra bakmış ki Tabur yerinde yok.

Yani Bakan Güler Ulupınar’ı kandırmış.

Sonra, yerine açık cezaevi yapılırken Milletvekili Ulupınar’ın fikrini bile sormamışlar.

İktidar, kendi milletvekilini iplememiş yani.

Karşıyaka Mahallesinde yaptığı etkinlikte konuşan Ulupınar cezaevi güzellemesi yapmış.

Cezaevini ziyarete gitmiş, içerisini gezmiş.

Şöyle iyi, böyle iyi demiş.

Ekmek üretiliyormuş içeride.

Kereste fabrikası varmış.

Çok sayıda infaz koruma memuru görev yapıyormuş.

Bize cezaevini sevdirecek.

Cezaevinden sonra Devrek uyuşturucu ile tanıştı Sayın Ulupınar.

Bu ilçeye nasıl bir kötülük yaptığınızın farkında bile değilsiniz.

Partinizin içinde konuşun hele bu konuyu.

Kimler bu belaya bulaşmış?

Kimler bu beladan tutuklanmış?

Altı yüz kapasite ile açılan cezaevinde kapasite bin kişiye çıkarılmış.

Şimdi de Bin 500’e çıkarılacakmış.

Silivri cezaevi dolup taştığı için çok sayıda mahkûm Devrek’e gönderiliyormuş.

Çoğunluğu uyuşturucu kullanmak ve ticaretini yapmaktan mahkûm olanlar.

Milletvekili olduğunuz dönemde cezaevi açılacağını duymamışsınız.

Bunları zaten bilmezsiniz.

En azından öğrenmiş oluyorsunuz.

Sizin bu ilçeye olan sevdanız Devrek-Ereğli yol yapımı gibi.

Hiç bitmiyor demi.

Milletvekili olduğunuz dönemde tabur gitti, cezaevi geldi, il sınırımız değişti.

Ereğli yolu o zamanda bitmedi, şimdi de bitmedi.

Milletvekili olarak yapmadıklarınızı/yapamadıklarınızı belediye başkanı olunca yapacağınızı söylüyorsunuz.

Pek inandırıcı gelmiyor.

Milletin size olan güveni ve inancı azaldı.

Bunu siz de biliyorsunuz.

Son bir atımlık barutunuz kaldı.

O yüzden hep kurusıkı atıyorsunuz.

“Çeto” dan başka bir şey konuşamıyorsunuz.

NOT: Dünkü yazıda ‘Ulupınar selde neredeydi’ diye yazmıştım. “Karşıyaka’daki heyelanda burada mıydı sanki! Onu niye yazmadın” diye fırça yedim.