Pazartesi günü okullarımız açılacak, yavrularımız ders başı yapacak.

Eğitim öğretim sistemimizin içinde bulunduğu durumu çok güzel anlatan ibretlik bir hikâye paylaşacağım bugün.

*

Bir okulda deprem tatbikatı yapılacakmış. Okul müdürü yıllardır tatbikat yaptığı için sıkılmış olsa gerek farklı bir şey denemeye karar vermiş. Toplamış öğretmenleri ve "Yıllardır aynı şeyi yapıyoruz. Bu sefer sirenleri çocuklar teneffüsteyken çalalım, bakalım ne olacak?" demiş.

Birkaç öğretmen bu fikre itiraz etmiş ama müdür kararlıymış. Gerçekten de yüzlerce çocuk teneffüste bahçede neşeyle oynarken sirenleri çalmışlar.

Çocuklar sireni duyar duymaz koşturarak okula girmişler. Ne olduğunu anlayamayan öğretmenler de çocukların peşinden koşup okula girmiş. Sınıflara çıktıklarında, öğrencileri yaşam üçgeni oluşturmak için sıraların yanına çömelmiş halde bulmuşlar.

Sirenler susunca da daha önce yaptıkları gibi hep birlikte yine bahçedeki toplanma alanına doğru koşturmuşlar.

*

Acı ama gerçek.

Eğitim öğretim sisteminin özeti bu hikâye.

Galiba çocuklara düşünmek haricinde her şeyi öğretiyoruz. Sadece bilgi yüklüyoruz.

Okullarda müfredat yetiştirme derdine düşüp insan yetiştirmeyi unutmuşuz.

Sadece öğretmeye dayalı değil, düşünmeye ve araştırmaya dayılı yeni müfredat lazım.

SORUN EKONOMİK DEĞİL, PSİKOLOJİK

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ekonominin içinde bulunduğu durum için "Kur ve enflasyondaki artış oranların ötesinde bir fiyatlama güdüsüyle karşı karşıyayız. Bu da karşımızdaki sorunun ekonomik değil psikolojik olduğuna işaret ediyor." dedi.

Doğru söylüyor.

Son üç ayda akaryakıta yapılan yüzde 100’ün üzerindeki zammın başka bir açıklaması olabilir mi?

Bakın hükümet; enflasyon artmasın diye, işçiye, memura, emekliye enflasyonun altında maaş artışı yapıyor.

Bozulan ekonomi sonrası psikolojimiz de iyice bozuldu.

Neyse, ödediğimiz MTV’yi bir kez daha ödeyecektik demi!