Önce Çin tipi, daha sonra Türk tipi dedikleri yeni ekonomi modeline geçince enflasyon ve döviz fırlamaya başladı. 
Vatandaşın alım gücü günden güne erirken durumu idare etmeye çalışan Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati  “Hani hep hayal edersiniz ya, şöyle, ‘bir uyusam da 6 ay sonra uyansam’ diye. Bir uyuyun, 6 ay sonra uyanın Türkiye’de. Çok farklı noktalara gideceğiz” ifadelerini kullanmıştı.
Bu sözlerin üzerinden 6 ay geçtiğinde ekonomi daha kötü bir noktaya geldi. 
Bir yıl geçtiğinde daha daha kötü.
Ben de şimdi diyorum ki, “Bizi beş yıl daha uyuttuklarını hayal edin. 13 milyon mülteci olmuş 25 milyon. Vatandaşlık almışlar. Suriyeli, Afgan milletvekili var. İttifak pazarlığında bakanlık istiyorlar”
28 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu, bir anlamda referandum olacak. Suriyeliler, Afganlar, mülteciler gitsin mi, kalsın mı?
AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan “Suriyelilerin geri gönderilmesini doğru bulmuyorum. Geri göndermeyeceğim” diyor.
28 Mayıs’a kadar uyanmayıp beş yıl sonra uyanırsak şöyle deriz:
“Hayaldi, gerçek oldu. Yaparsa AK Parti yapar”

DOLMABAHÇE, OSLO, TRT, MEKTUP

Dolmabahçe’de HDP ile, Oslo’da pkk ile masaya oturan, açılım sürecinde valilere operasyon yapmayın talimatı veren, bebek katinin kardeşi Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkaran, miting meydanlarında bebek katilin mektubunu okutup oy isteyen iktidar, kürt kökenli vatandaşlar destek istediği için muhalefeti terör örgütü ile işbirliği yapmakla suçluyor. Ve ne acıdır ki, halkı buna inandırıyor.
Biz millet olarak takım tutar gibi parti tutuyoruz. Eğriye eğri, doğruya doğru demiyoruz. Yanlış yapan siyasetçiye demokratik yollardan tepkimizi göstermiyoruz.
Tabiri caizse sağıra yatıyoruz. 
Yukarıda saydığım bu girift ilişkiler 21 yıllık iktidarın değil mi?
“Ayakkabı numarasına kadar biliyoruz” dedikleri teröristlerin eylemlerinden kim sorumlu, kim?
*
Vicdanınız rahat mı?