Kırk bir yıl önce tarih, 12 Eylül 1980
12 Eylül Askeri Darbesi’nin bugün 41. yıldönümü.
41 yıl önce, evde, yolda, köyde on on, yüz yüz, bin bin toplandı insanlar…
Binlerce ölüm, sayısız işkenceler…
Faşizm, tekelci sermayenin, krizin sonuçlarını halk kitlelerine yıkmak üzere uyguladığı baskıcı ve terörcü yönetim biçimidir.
Faşizm ilk olarak İtalya’da 1922-27 yılları arasında iktidar oldu. Ardından da bir dizi Doğu Avrupa ülkesinde ve Almanya’da iktidarı ele geçirdi. İşçi sınıfı ve halkın tüm demokratik haklarını en vahşi şekilde çiğneyen bu rejimlerin dış politikası da halklara düşmanlık ve yeni bir dünya savaşı tezgahlamaktı.
Emperyalist devletler ekonomik ve siyasal çıkarları doğrultusunda ülkeleri savaş kimi zaman da sopa (tehdit) diplomasisi ile kendilerince terbiye ediyorlar. Sıcak savaşın getireceği kayıp ve masraflardan kaçarak, yerine maliyeti daha az olan ‘’aba altından sopa gösterme’’ yöntemiyle yol alıyorlar. Emperyalist devletler ekonomik krize giren ülkeleri köşeye sıkıştırarak özelleştirmeyi dayatıp kendi tekelci sermayelerinin önünü açıyorlar.
80 darbesi olduğunda, faşist Evren ülke yönetimine el koyduğunda Amerikan emperyalizminin Ortadoğu Temsilcisi Paul Hanze’nin ‘bizim çocuklar başardı’ sözü hala belleklerdedir.
1980 EKONOMİK KRİZİ
Petrol fiyatlarının % 150 artması, enerji bakımından dışa bağımlı Türkiye ekonomisini yıktı. Türk Lirası % 48,6 oranında değer kaybetti. Enflasyon % 63,9’a yükseldi. İşsizlik % 20’ye fırladı. Krizin faturasını geniş halk yığınlarının üzerine yıkmak için 24 Ocak 1980 ekonomik kararları uygulamaya sokuldu. Ekonomik kriz altında kalanların toplumsal muhalefetini ortadan kaldırıp, ekonomik tedbirlerin rahat uygulanabilmesinin önü açılmak için ABD destekli 12 Eylül de askeri darbesi yapıldı.
12 Eylül darbesiyle hükümetin düşürülmesi sonucunda bu kararları Turgut Özal yürüttü. Ardından 1983 ‘te Başbakan olan Özal IMF ile Stand-By anlaşması imzaladı. Türk ekonomisini dışa bağımlılıktan kurtaran Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) bir bir satılmaya başlandı. Ekonomik krizin faturası geniş halk yığınlarına çıkarılmış oldu.
Dünyanın eli kanlı faşistleri
İtalya da BenitoMussolini
Almanya da Adolf Hitler,
İspanya da Francisco Franco,
Şili de Augusto Pinochet
Endonezya da Suharto…
Siyaset bilimci Dr. Lawrence Britt 14 derste faşizm’i anlatıyor;
1. İnsan haklarının aşağılanması ve hor görülmesi
2.Düşmanların günah keçilerinin birleştirici bir neden olarak tanımlanması
3.Ordunun ve militarizmin yüceltilmesi
4.Kitle iletişim araçlarının kontrol altına alınması
5.Ulusal güvenlik takıntısı
6.Din ve yönetimin içiçe geçmesi
7.Cinsel ayrımcılığın şahlanışı
8.Özel sermayenin gücünün korunması
9.Emek gücünün baskı altına alınması
10.Suç ve cezalandırma ile baskı altına alma
11.Aydınların ve sanatın küçümsenmesi
12.Aydınların ve sanatın küçümsenmesi
13. Güçlü ve sürekli milliyetçilik: Faşist rejimler, sürekli olarak vatansever şiarlar, sloganlar, semboller, marşlar ve diğer şeyleri kullanma eğilimindedir.
14.Hileli seçimler
AMERİKAN EMPERYALİZMİ İŞ BAŞINDA
Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin darbeden haberdar olduğu ve darbe gecesi Başkan Jimmy Carter’a “bizim çocuklar işi bitirdi” anlamında bir mesajın, Damdaki Kemancı oyununu izlerken iletildiğinin anlaşılması, 12 Eylül’de ABD’nin rolü konusunu da tartışmalara açtı. İlk kez Mehmet Ali Birand’ın 12 Eylül 04.00 (1984) adlı kitabında ortaya atılan, 12 Eylül Darbesi sırasında dönemin ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Türkiye Masası Sorumlusu Paul Henze’in askerî müdahaleyi haber alırken haberi ulaştıran diplomatın yourboyshave done it — senin çocuklar işi bitirdi – anlamındaki konuşması, 12 Eylül Darbesi içinde ABD’nin rolü konusunda tartışmalara neden olmuştur. (alıntı)
RAKAMLARLA 12 EYLÜL FAŞİST DARBESİ
12 Eylül 1980 sabahı sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. -1 milyon 683 bin kişi fişlendi.-Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
7 bin kişi için idam cezası istendi.-517 kişiye idam cezası verildi.-Haklarında idam cezası verilenlerden 50′si asıldı.-
İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi.
71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
388 bin kişiye pasaport verilmedi.
30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
31 gazeteci cezaevine girdi.
300 gazeteci saldırıya uğradı.
3 gazeteci silahla öldürüldü.
Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
39 ton gazete ve dergi imha edildi.
Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
14 kişi açlık grevinde öldü.
16 kişi kaçarken vuruldu.
95 kişi -çatışmada- öldü.
73 kişiye -doğal ölüm raporu- verildi.
43 kişinin -intihar ettiği- bildirildi.
Sinema filmleri de yasaktan nasibi aldı!
937 film sakıncalı gösterilerek, yasaklandı.
Siyasi partiler kapatıldı, parti liderleri gözetim altında tutuldu, yargılandı. Türk siyasetinin yeniden tasarlandığı ve yaklaşık dokuz yıl süren askeri düzende, 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 517 kişiye idam cezası verildi. 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi. 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işte atıldı.
O SOLCU GAZETECİ ÖLDÜ BEN ÖLMEDİM
Ülkü Ocakları Genel sekreteri ve 12 Eylül darbesi sonrası Mamak cezaevinde o acı günleri birebir yaşayanlardan Haşim Akten cezaevine gelir gelmez başlayan işkenceyi şöyle anlatıyordu:
"Girersiniz kafese askerler öldüresiye vurmaya başlarlar. Asker öldüresiye vurmazsa o zaman komutan askeri döver. Sen bununla iş birliği mi yapıyorsun der. Solcu bir arkadaş vardı benim yediğim dayağı o yedi kemik kırandan. O dayağı yedi ve öldü ben ölmedim. Ölen solcu bir gazeteci idi. Benden bir gün sonra geldi aynı dayağı yedi o öldü ama Allah beni korumuştu ben ölmemiştim."
Akten'in sözünü ettiği solcu gazeteci Sol Yayınları kurucusu İlhan Erdost'tu. Ancak Erdost Mamak'ta öldürülen ilk tutuklu değildi.
CİNAYETLER RACİ TETİK'İ DAHA DA CESARETLENDİRDİ
Oral Çalışlar daha sonra kitap yaparak yaşadıklarını anlattığı Mamak Cezaevinindeki ölümleri şöyle anlatıyordu:
"Mustafa Yalçın, Raci Tetik’in komutanlığında Mamak’ta öldürülen ilk tutuklu. Tarih 28 Ağustos 1980’di. 12 Eylül darbesinden 15 gün önceydi. Tetik, göreve yeni atanmıştı. Nasıl bir yönetim kuracağını ortaya koymak amacıyla koğuşlara bir saldırı düzenledi. Tutuklular havalandırmaya çıkarıldılar, saatler süren bir dayak ve tekmeleme faslından geçirdildiler. Her taraf kan içinde kalmıştı. Bu dayak sırasında ağır yaralanan Mustafa Yalçın bir süre sonra can verdi.
Bu cinayet, Tetik’i korkutmak bir yana, daha da azgın şekilde saldırması için cesaretlendirdi. Darbe gerçekleştikten sonra eli iyice rahatladı. Darbenin ilk günlerinde bu zulmün kurbanlarından birisi İlhan Erdost’tu. Gözaltında Mamak’a getirilirken yolda dövülerek öldürüldü. (...) Bu açık cinayete rağmen Tetik’in acımasızlığı ve saldırganlığı hafiflemek bir yana ağırlaşarak sürüyordu."
12 EYLÜL İŞKENCELERİ SERGİ OLDU
12 EYLÜL DARBESİ, İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇ
ERDAL EREN ANISINA
"Baskılar işkenceler kelepçeler gözaltılar
zindanlar alacak
büyüyüp de on yedine geldiğinde baban sana
idamlar alacak.."
12 Eylül zindanlarında direnerek şair olarak çıkan Nevzat Çelik
…. tören adımlarıyla ölmek
ne garip şey anne
kanlı karanlık bir oyunda baş oyuncuyum
bütün gözler üstümde
sürüyor gecenin karnında şafağa bakan oyun
masa üstünde üşüyen bir sigara
yanında küçücük bir cam bardak
içinde rengi bu gecenin
cılız titrek bir kibrit
kağıt kalem
sandalye
geride flu
yağlı
büküm büküm bir ip
ve çingene kuralına uygun
değişmez dekoru mudur
idam mahkumunun…
Nevzat Çelik
12 Eylül döneminden geriye direnenler ve onların şiiri kaldı. Bunlardan biride Adnan Yücel’di. Yücel’in çok sevilen ‘Yeryüzü Aşkın Oluncaya Dek’ başlıklı şiirinde dile getirdiği gibi:
‘’bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler... ‘’
12 Eylülde Ahmet Erhan da İşkenceye, zulme karşı yaşamak için şiirle direndi.
‘’Bugün de Ölmedim Anne’’şiiriden iki dörtlük
…“Kapalıydı kapılar, perdeler örtük
Silah sesleri uzakta boğuk boğuk
Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük
Bugün de ölmedim anne.
Üstüme bir silah doğruldu sandım
Rüzgar, beline dolandığında bir dalın
Korktum, güldüm, kendime kızdım
Bu gün de ölmedim anne.’’…
KAHROLSUN FAŞİZM
Kaynak: Oral Çalışlar