HADİ EYVALLAH ARADAŞLAR!...
5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece, Mamak Cezaevinin hücrelerinde kalanlar, açılıp kapanan bir demir kapının sürgüsünün ardından koridorda sürtünen bir pranganın sesini duyarlar. Ve ardından Deniz gezmişin o gür sesi yankılanır: Hadi eyvallah arkadaşlar!
Emperyalizme ve uşaklarına eyvallahı olmayan Deniz, Yusuf ve Hüseyin; Türkiye toprağı ve HALKIN KURTULUŞU yolundaeylemle, ölümü kucakladılar.
‘’VATAN ONU PARSEL PARSEL SATANLARIN DEĞİL,
UĞRUNDA DARAĞACINA GİDENLERİN VATANIDIR’’ Deniz GEZMİŞ
‘’Bilekleri zincire vurabilirsiniz ama düşünceleri asla’’
12 Mart’ın Amerika destekli darbeci generalleri, genç fidanların düşüncelerini zincire vuramadıkları için, onları darağacında asmaya karar verdiler.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan tam bağımsız bir Türkiye istedikleri için yaptıkları eylemler sonucunda 6 Mayıs 1972 tarihinde olağanüstü mahkemelerinin verdiği kararla idam edildiler. Asıldıklarında Deniz ve Yusuf 25, Hüseyin 23 yaşındaydı.
Deniz Gezmiş’in duygu ve düşüncelerini, idamından dört ay önce babasına yazdığı mektuptan öğreniyoruz. ‘’Sen Mustafa Kemal döneminde yaşayıp bağımsızlığın ne olduğunu gördün. Dolayısıyla bağımsızlık uğruna ölmenin anlamını kavrayacağına inanıyorum. Anamı teselli etmeyi unutmayacağını biliyorum.’’
Gün doğdu, hep uyandık,
Siperlere dayandık.
Bağımsızlık uğruna da,
Al kanlara boyandık…
DENİZ GEZMİŞ’İN EL YAZISI İLE YAZDIĞI ŞİİR
Yenilmişsem
Elim kolum bağlı
(Boynumda yağlı ip)
Gelip dayanmışsam
darağacına
(Dudaklarımda yarın
Gözleri yarınlarda
Unutmak mı gerek seni?)
Kapılar kapalı
Tutulmuşsa gece kapkara yollar
Sıcacık bir sevgi
Sunmayacak mıyım insanlara?
Bakmayacak mıyım yarınlara
Seslenmeyecek miyim insanlara?
KAHROLSUN EMPERYALİZM
YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE
Amerikan 6. Filo İstanbul’a demir attığında ‘’Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi ‘’ diye slogan atan gençlere MTTB etrafında kümelenmiş gençler çok kızarlardı. Kızmanın ötesinde daha da ileri giderek taşlı sopalı saldırıya geçerlerdi. Tam Bağımsız Türkiye sloganını haykıran gençlere karşın, Amerikan’ın yanında saf tutup 6. Filoyu kıble belleyenler gün geldi ülke yönetiminin çeşitli kademelerinde söz sahibi oldular.
Dün, Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi sloganını atan gençleri vatan haini ilan etmeyip, Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye diyebilselerdi;
Bugün Amerika’ya öfkelerinde daha samimi olurlardı.
Devrimci gençler gibi ‘’Tam Bağımsız Türkiye’’ diye haykıramazsan, Amerika’ya boyun eğmekten başka bir seçeneğin kalmaz.
Dışarıdan gelen sermayeye bağlı, üretmeyen tüketime ve betona bağlı büyüyen, güven vermeyen bir ekonomiyle duvara toslamamak mümkün mü? Oluşan güven kaybı, yetkinin tek elde toplanması uluslararası sermayenin ülkemizi terk etmesi sonucu ekonomik krizle yüz yüze geldik. Uluslararası sermaye üretime katkı yapmadan faiz kazancı sağlamanın ötesine geçmedi. Bu yetmezmiş gibi ülke kaynaklarının erimesine yol açtı.
İDAM EDİLİŞLERİ
................‘’Hadi bakalım’’, dediler,
Kalktı Deniz.
Bize döndü, ‘’Hoşça kalın. Cezaevlerindeki bütün devrimcilere selam. Hepsini benim için birer birer öpün.’’ Dedi. Yürüdü iki gardiyanın ortasında... Çok metin gitti. Avluya çıktık. Darağacı, avlunun karşı duvara yakın bir yerindeydi. O bölge karanlıkçaydı. Ayrıca aydınlatılmamıştı. Dışarının ışıklarıyla aydınlatılıyordu ancak.
Deniz gardiyanların yardımıyla masaya çıktı. Masa yüksekçeydi. Bir yemek masası yüksekliğinde. Hele kolları bağlı biri için, tek başına, yardımsız çıkmak kolay değildi.
Deniz’in elleri bağlıydı arkasından., beyaz ölüm gömleğinin içinde. Ve ayak topuklarına kadar inen beyaz gömleğin eteği daracıktı, bacakların açılmasını önleyecek kadar dardı.
Masadan tabureye çıktı. Basıkça bir tabureydi. Tepesindeki ilmiği boynuna kendi geçirmek istedi. İlmik dardı, sıkılmıştı; kendiliğinden kafasından geçemezdi. Bir gardiyan ilmiği açtı, genişletti, başından geçirip taktı Deniz’in boğazına. Ancak, yukarıdan sarkan urgan, çift kat olarak geliyordu. Altta da ilmik çiftti, iki kattı. İki ilmik vardı boğazında Deniz’in. Üçünün içinde sesi en gür olanı Deniz’di. Mahkemede, duruşmalarda da öyleydi. İşte o anda Deniz son sözlerini söyledi.
‘’ Yaşasın tam bağımsız TÜRKİYE , yaşasın....., yaşasın.... Yaşasın işçiler, köylüler. Kahrolsun Emperyalizm...’’ derken ‘’izm’’i bütünleyemedi. İnfaz savcısının ‘’Çek çek’’ diye bağırması üzerine cellat, arkadan tabureye vuruverdi. Saat 01.25’ti.
................ Yürüdü sehpaya Yusuf
Darağacı hazırlanmış, tazelenmişti. Tabure masanın üzerine yerleştirilmiş, tepeye yeni bir urgan bağlanmıştı.
Masaya oradan da tabureye çıktı. Geçirdiler ilmiği boynuna. Bu kez tek kattı ilmik. Yusuf’ta gür, yürekli bir sesle son sözlerini söyledi. ‘’ Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu uğrunda şerefimle bir defa ölüyorum. Sizler ş........... hergün öleceksiniz. Biz halkımıza hizmet ediyoruz. Siz Amerika’nın hizmetindesiniz.
Yaşasın devrimciler. Kahrolsun Faşizm.’’ Tıpkı Deniz gibi son kelimeyi tamamlayamadan cellat tabureyi çekti. Saat 02.25’ti.
............... Hüseyin ‘’Hadi eyvallah’’ dedi. Yürüdü... Ve tabureye çıkmadan, masanın üzerinde, yürekli bir sesle bağıra bağıra son sözlerini söyledi. ‘’ Ben, hiç bir kişisel çıkar gözetmeden ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu mücadelesi uğruna, savaştım. Bu ana kadar bu bayrağı şerefle taşıdım. Bundan böyle bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum.
Yaşasın işçiler, köylüler. Yaşasın devrimciler. Kahrolsun Faşizm.’’
Tabureye çıktı. Taktılar ilmiği boynuna. Vurdu tekmeyi Hüseyin tabureye, olmadı. Bir daha vurdu, bu kez devirdi tabureyi. Saat 03.25’ti
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın Ailelerine Yazdığı Son Mektupları
6 Mayıs 1972 tarihinde Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildi.
Kaynak: Erdal Öz Deniz Gezmiş’i anlatıyor.
Avukat, Mükerrem Erdoğan