Dört bir koldan saldırıya uğrayan; bağımsızlığımızın simgesi CUMHURİYETİMİZE ve DEMOKRASİMİZE sahip çıkalım.
29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyetten geriye kutlanacak, pek bir şey kalmadı. Başta ulusal ekonomi, laiklik, hak, hukuk, adalet ve demokrasi olmak üzere cumhuriyetimizin olmazsa olmazları elimizden birer birer kayıp gidiyor. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, tarikatlar, şeyhler,şıhlar, gavslar, cemaatler cumhuriyeti değil; kulu yurttaş yapan bir Cumhuriyetti. Hamasi nutuklar yerine, karanlıktan aydınlığa çıkmanın yollarını aramalıyız.
Geçtiğimiz yüzyılın başında, İngiliz işbirlikçisi Derviş Vahdeti, Sait Molla, Dürrizade Abdullah, İskilipli Atıf gibi gericilerin tasfiyesi üzerine Cumhuriyet kurulmuştu. Günümüzde ise Atatürk’ün tasfiye ettiği gericilerin palazlandığını görüyoruz.
Geleceğe güçlü biçimde ulaşabilmek, Cumhuriyetimizi korumak ve yaşatmakla olanaklıdır. Mustafa Kemal ATATÜRK
Atatürk’ün kurduğu CUMHURİYET, ulusal egemenliği,
meclis üstünlüğünü esas alır, LAİKTİR.
Atatürk’ün kurduğu CUMHURİYET,
ümmet den millet,
kuldan yurttaş yaratmıştır.
Bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.
HÜRRİYET KAVGASI
…………………………….
Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
Safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.
CUMHURİYET: Ulusun, egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimidir.
Cumhuriyet, yönetim biçimi olarak halkın üstünde hiçbir otorite veya yetkili makam tanımamakta, devlet gücü doğrudan doğruya halkı oluşturan bireylerin elinde bulunmaktadır.
Tarih sahnesinden silinmek üzere olan bir imparatorluk… Yokluklar içinde kurtuluş mücadelesi veren bir halk…
Bir enkazdan CUMHURİYET’İ kuran büyük bir önder…
ATATÜRK CUMHURiYET’İANLATIYOR
Atatürk, Cumhuriyet'i işte bu sözlerle anlattı: ‘’Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. (1933) Çağdaş bir Cumhuriyet kurmak demek, milletin insanca yaşamasını bilmesi, insanca yaşamanın neye bağlı olduğunu öğrenmesi demektir. (1931) Benim naçiz vücudum bir
gün elbet toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır. (1926) Türk Milleti'nin tabiat ve adetlerine en uygun olan idare,
Cumhuriyet idaresidir. (1924) Az zamanda çok büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. (1933) Cumhuriyet, Türk Milleti'nin refah ve yükselmesi yolunda asırların görmediği başarılara erişti. Asla şüphe yoktur ki Cumhuriyet'in gelecek evlatları, bizden daha çok refaha kavuşmuş ve bahtiyar olacaklardır. ‘’(1933)
Cumhuriyette egemenlik, kral, kraliçe, padişah, sultan gibi tek bir kişiye ait değil halka aittir. Halk, belirli zaman aralıklarından oy vererek, yine halktan olan yöneticilerini seçer.
DEMOKRASİ: Halk tarafından, halk için oluşturulan halkın siyasi yönetimidir. Demokrasi, özgür bir seçim sistemine dayalı halkın gücü elinde bulundurduğubir yönetim şeklidir.
DİKTATÖRLÜK:Diktatör (Tek adam), bütün siyasî yetkileri tek başına elinde bulundurur. Dolayısıyla böyle bir hükûmet biçiminde, yönetimin diktatör olan tek bir birey tarafından yönetilmesi türüdür.
-SEN KİMSİN?
-SENİ BİLMEM AMA,
BEN CUMHURİYET ÇOCUĞUYUM…
Akp’ningençlere’’sen kimsin’’ klibini Yılmaz Özdil, Necip Fazıl Kısakürek’in sözleriyle bir güzel özetlemiş.
Necip Fazıl’ın istediği gençlik, ’’kindar, demokrasiye inanmayan, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir kavramını reddeden, devlet yönetiminde şeriat isteyen, Cumhuriyet’i dinsizlik, devrimcileriayyaş, devrimleri kahpe rüzgar olarak nitelendiren,Türkçe’yi aşağılayan, kendisi gibi düşünmeyen iş dünyasını tehdit eden, laik eğitimi zehirli gören, yandaş olmayan medyaya fuhuşçu damgası yapıştıran… Ve tüm bunları ‘dava’ olarak görüp, ’’bu davanın taşını gediğine koyana kadar mücadele edecek bir gençlik’ti.’’
Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür gençler yerine, yaşadığı toplumdan nefret eden,’’öç almak’’ isteyen’’kindar’’ gençler olmalarını istiyorlar!...
Ey yükselen yeni nesil!
İstikbal sizsiniz.
Cumhuriyeti biz kurduk,
onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
Mustafa Kemal ATATÜRK
Atatürk’ün Gençliğe Seslenişi…
…………….Bağımsızlık ve cumhuriyetini yok etmek isteyecek düşmanlar, bütün dünyada eşi görülmemiş bir galibiyetin temsilcisi olabilirler. Zorla ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri ele geçirilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve ülkenin her köşesi eylemli olarak ele geçirilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acı ve daha tehlikeli olmak üzere, ülkenin içinde iktidara sahip olanlar duyarsızlık, sapkınlık ve hatta ihanet içinde bulunabilirler. Üstelik bu iktidar sahipleri, kişisel çıkarlarını işgalcilerin siyasi istekleriyle birleştirebilirler. Ulus fakirlik ve çaresizlik içinde yorgun ve bitkin düşmüş olabilir. Ey Türk geleceğinin evladı! İşte, bu durum ve şartlar içinde bile görevin Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmaktır………….
Meclisi zayıflatıp, cemaatlere geçit vererek; hak, hukuk ve adaleti askıya alarak, cumhuriyetimize zarar verilmektedir.
Biz Cumhuriyet çocukları içinde o isyan koru var. Körükledik mi o isyan ateşi yanar.
Söz konusu vatan olunca, tavı gelen demire vurmak kolay…
Uzaktan duyduğumuz çakalların uluması,
Safları sıklaştıralım dileğimle, CUMHURİYET’le kalın.
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının önderliğinde kurulan Cumhuriyet'in 97. yılını kutluyoruz.
CUMHURİYET,
KAYITSIZ ŞARTSIZ ULUSAL EGEMENLİĞİ ESAS ALIR
Yaşasın CUMHURİYET