Kadın; geçmişten günümüze, köleci, feodal ve kapitalist toplumda her daim itilen, kakılan, aşağılanan, horlanan, küçümsenen, sömürülen, tecavüz edilen, katledilen bir insan,
Hani şimdi modern insanlarız ya!... Çağ atladık. Bilişim teknolojilerine sahibiz. Tüm yiyecekler, içecekler paketlerde satışa sunuluyor. İş güç sahibi olan parayı basıp satın alıyor. İş güç sahibi olmayan da parası olmadığından en temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı için, yaşamına son veriyor. Uzun bir süre yiyecek, içecek bulamayan insanlarda açlıktan ölüyor. Tüm bunlar ne zaman mı oluyor? Zenginler daha zengin yoksullar daha yoksul olurken. Nasıl oluyor? Tüm bunlar… Zenginler silah üretiyor. Doğal zenginliğe sahip ülkeleri birbirine düşürüp, aralarında savaş yapmalarını sağlıyorlar. Sonuçta hem silah satıp para kazanıyorlar hem de doğal zenginliklere el koyuyorlar. Uzun lafın kısası dünyada bir sömürü çarkı dönüyor. Dönen bu çarkta en fazla kadınlar eziliyor. Çünkü; dünyada cinsiyete dayalı bir iş bölümü var. Hangi din ve etnik gruptan olursa olsun, sömürünün olduğu tüm toplumlarda kadın, ikinci sınıf bir insan muamelesi görüyor.
Garip ama gerçek, ilkel dönemde sömürü yok!...
Kadın ve erkek eşit haklara sahip insanlar.
İlkel dönemde (Komünal toplum) yaşamın temel unsuru avcılık ve toplayıcılıktı. Cinsiyete dayalı bir iş bölümü olmadığı için kadın erkek arasında eşitsizlikte yoktu. Gel zaman, git zaman insanlığın yavaş yavaş tarım ve göçebe hayvancılığa dayalı yaşam biçimiyle birlikte, kadının eşitlik durumu eşitsizliğe evrildi. Kadının eşitlik durumunun eşitsizliğe doğru hareketlenmesi, cinsiyete dayalı iş bölümleri bu dönemde oluşmaya başladı. Hayvancılık ve göçebelik ile yaşayan toplumlarda özel mülkiyetin doğuşu ve cinsiyete dayalı iş bölümünün sonucunda kadınların aleyhine bir toplum oluşumu şekillenmeye başladı. Tüm bu oluşumlara rağmen toplumda hala kadın söz sahibi idi.
Kadının canlı yakalanan hayvanların evcilleştirilmesi işini üstlenmesi, her şeyi altüst etti.
Tarım toplumunda kadın anaerkil durumunu korudu. Tarımsal üretimde kadının sorumluluğu, erkeklerin sorumluluğundaki avcılık ve toplayıcılıktan daha verimliydi. Bu üretkenlik yerleşik yaşama geçişi kolaylaştırıp, tarımın gelişmesini sağladı. Buna bağlı olarak hayvancılıkta gelişti. Avcılar tarafından canlı yakalanan hayvanların evcilleştirilmesi, doğum yapan kadınların bu hayvanların bakımını üstlenmesi, doğum yapmamış kadınlar bir süre avlanmaya devam etseler de doğum yapan kadınların canlı yakalanan bu hayvanların evcilleştirilmesi işini üstlenmesi, kadının eve kapanmasının önünü açtı. Bu da toplumda cinsiyete dayalı iş bölümünü ortaya çıkardı. Tarihte kadın erkek eşitliğinin terazisinin erkekten yana ağır basmasının ilk örneği böyle ortaya çıktı.
Mal birikimi ile birlikte, özel mülkiyetin ortaya çıkması ile köleci topluma geçiş tamamlanmış oldu. Sömürünün egemen olduğu bu toplum düzeninde kadının erkeğe tabi oluşunun tamamlanmış olduğu bir süreçtir. Kadının üretken emeği değersizleştirilmiş, özgür yurttaşlar ve köleler olarak ayrılan iki sınıflı toplumda özgür yurttaşlık, mülkiyeti olana verilen bir hakken, bu hak da yalnızca mülk sahibi erkeklerce kullanabilir hale gelmişti. . Mülk sahibi sınıflardaki kadınların tek özgürlüğü “köle olmama” durumu idi. Köleler arasında ise kadın da erkek de sömürülüyor ve eziliyor. Köle olmayan kadınlar üretimde yer almıyor, evin idarecisi konumundan ileri gidemiyordu. Kocasını hoş tutmadığı vakit köle olmakla tehdit ediliyordu. Feodal dönemde durum farklı değildi. Kadın ataerkil boyunduruk altında tutuyordu. Köleci toplumda da feodal toplumda da eşitsizlik kendini geliştirerek gösterirken tepkileri beraberinde getiriyor, toplumsal değişimler de bundan nasibini alıyordu.
Sanayi devrimiyle birlikte kapitalist dönem başlamış oldu. Olan yine kadınlara oldu. Kapitalizmin ucuz iş gücü ihtiyacı kadın ve çocukların kitleler halinde ücretli emek piyasasına sokulmasıyla karşılandı. Fabrikalarda uzun çalışma saatleri kadınların yaşamını cehenneme çeviriyordu. Bu cehennem ateşi yetmezmiş gibi erkeklerle aynı emeği harcamalarına rağmen daha düşük ücret alıyorlardı.
İşçi kadınların eşit ücret ve insanca çalışılacak işler mücadelesi ile her sınıftan kadının eşit bir yurttaş olarak seçme ve seçilme hakkının tanınması, medeni kanunun düzenlenerek kadınların evlilik sözleşmesindeki mağduriyetlerinin giderilmesi, boşanma hakkı, eşit ücret hakkı mücadelesini iç içe geçiren ve kazanıma kavuşturan mücadeleler, bu çelişkiden besleniyordu.
19. ve 20. yüzyıl kadınların kağıt üzerindeki eşitlik haklarını elde etme mücadeleleriyle gösterdi.
Köleci, feodal ve kapitalist toplumda kadın yine öteki, yine ezilen, tecavüz edilen, dövülen, öldürülen bir insan,…
Cinsiyete dayalı bir iş bölümü sürdükçe, kadın her daim çile çekmeye devam edecektir. Ta ki insanın insan tarafından sömürülmediği bir dünya var oluncaya dek. Geçmişten günümüze verilen mücadele sonucunda elde edilen kazanımları da yabana atmayalım.
SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK
Tecavüz, Taciz ve Şiddet
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu '2019 Yılı Kadın Cinayeti Raporu'nu paylaştı.
2019 Yılı Kadın Cinayetleri Raporu
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından 2019 yılı kadın cinayetleri verileri paylaşıldı.
Yıl boyunca her ay işlenen kadın cinayetleri hakkında detaylı rapor hazırlayan Platform, yeni yıla saatler kala 2019 yılı kadın cinayetleri verilerini paylaştı. Raporda, "Kadın cinayetlerinin her geçen yıl daha çok arttığını her gün sokaklarda, her ay raporlarımızda söylüyoruz. 6284 sayılı kanunun ve İstanbul Sözleşmesi’nin etkin bir şekilde uygulanması için kadınların gösterdiği çabayı yetkili kurum ve kuruluşlar göstermiyor. Yasayı etkin bir şekilde uygulamadıkları için 2019 yılında da 474 kadın kardeşimiz erkek şiddeti ile öldürüldü" denildi.
474 kadın cinayet kurbanı oldu
Rapora göre; 2019 yılında öldürülen 474 kadından 152'sinin kim tarafından öldürüldüğü belirlenemezken, 134'ü evli oldukları erkek tarafından öldürüldü. Kadınların 185’i ateşli silahlarla, 101'i kesici aletle yaralanma sonucu hayatını kaybetti. 2019 yılında işlenen kadın cinayetlerinin 115'i 'şüpheli ölüm' olarak kaydedilirken, 218 kadının neden öldürüldüğü tespit edilemedi. 27'si ekonomik nedenlerle, 114'ü boşanmak istemesi, barışma isteğini reddetmesi, arkadaşlık isteğini reddetmesi gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü.
Platform, Aralık ayında öldürülen kadın sayısını da 42 olarak açıklarken, 20 kadının kim tarafından öldürüldüğünün belirlenemediğini duyurdu.
Önlemek amacıyla neler yapılmalı?
Raporda, cinayetleri önlemek amacıyla yapılması gerekenler konusunda ise "Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor" tespitinde bulunuldu.
1276 günde kadınlara yapılan eziyetler, tecavüzler, şiddet ve cinayetlerin genel tablosu şöyle:
CHP Giresun Milletvekili Necati Tığlı hazırladığı raporun geneli üzerine bir sonuç değerlendirmesi yaptığında, Türkiye’de kadınlara yönelik şiddet, tecavüz, taciz ve cinayetlerin 2019 yılının ilk altı ayında da aynı 2016, 2017 ve 2018 yıllarında olduğu gibi yine çok yükseklerde olduğunu, kadınların hedef gösterilmesi devam ettiği sürece de şiddetin yükseleceğini, mahkemelerin iyi hal uygulamalarına bir an önce son vermeleri gerektiğini ifade ederken, kadınların geleceği açısından endişe duyduğunu da vurguladı.
Atatürk Cumhuriyet’inde yapılan düzenlemelerin temeli kurulan yeni toplumsal düzende kadınların eşitliğinin sağlanması içindi. Çıkarılan yasalarla bu yeni düzenin maddi koşullarının zemini atıldı.