Anlaşılır gibi değil! Aslında mağdur olan kadınlardır. Yaşamın her alanında eşitsizliğe ve şiddete maruz kalan bizim kadınlarımızdır. Bir kadına, sırf kadın olduğu için yöneltilen saldırılar kervanına çember sakallı tarikat hocalarından sazı kravatlı üniversite hocaları aldı. Neler mi dediler? Neler demediler ki…
‘’ kadın adaya oy vermeyeceğim diyen dekan’’
‘’annenin diz kapağı’’
‘’gebe kadın sokakta gezmesin, cinsellik yaşadığı belli oluyor’’
‘’ kadın kocasının bedenini irinli bile olsa yalamalıdır’’
Sarıklı, cübbeli, kravatlı zati muhteremlerin beyanları toplumda kadına yönelik saldırıların artmasına ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin temelini oluşturuyor.
Daha mevzuya girmeden kendimizi kadına yönelik saldırıların ortasında bulduk. Sanırım ölüm denince ilk akla kadın geldiğinden olacak. Öteye beriye gitmeden, lafı dallandırıp budaklandırmadan sadede gelelim. Nerde kalmıştık.
Dedim ya!... Karılar kocalarını çaktırmadan yavaş-yavaş, usul-usul öldürüyorlar. Aslında kadınlar da kocalarıyla birlikte çocuklarını hem de kendilerini ölüme mahkum ediyor. Suudi gazeteci Kaşıkçıyı kesip parçalamak için Suudi Arabistan’dan özel ekipte getirmiyorlar. Suudilerden de daha temiz iş çıkarıyorlar. Tereyağından kıl çeker gibi sessizce…
Sonuç olarak, önceden planlanmış öldürme eylemi olmamakla birlikte, ortada ölüme sebebiyet var. Allah taksiratını affetsin. Arkadan konuşması kolay, git sen onu kara toprakta yatana sor. Cevap veremez sanmayın, Ölse bile çok kısa bir süre (20 saniye) beyine oksijen gitmesinden kaynaklanan bilincinin yerinde olma sürecinde kim bilir; rahmetli, sana ne rahmetler okumuştur. Ya da öteki tarafta hangi kapının önünde olduğunu anlar.
Sanmayın geyik yaptığı mı?
Harbiden öldürmeye teşebbüs var.
Bu cinayetlerin arkasında kimler mi var?
Alışıldık bir cevap olacak ama dış güçler var.
Bakmayın siz siyasilerin kendi beceriksizliklerini dış güçlere falan bağlamalarına…Bu iş öyle-böyle değil, gerçekten bu işin arkasında uluslararası sermayenin parmağı (dış güçler) var. Burnunuza pis kokular gelmeye başladı mı? Pis deyince ilk aklımıza temizlik gelir.
Biz onları ‘’temizleyici, güzelleştirici, parlatıcı, koruyucu, mikrop öldürücü, hoş koku veren, ferahlatıcı…’’ halleri ile tanıyoruz ya da tanıtıyorlar. Ah ahhh!... Hani o kör olasıca reklamlar yok mu?
Günlük yaşamda kullandığımız kimyasal maddelere masum isimler takılmış
‘’sıradışı parlak temizlik’’, ‘’parlak temizlik teknolojisi’’, ‘’ ACEEE
‘’maksimum hijyen’’, ‘’limon ferahlığı’’ DOMESTOSSS
‘’nefes aldıran hijyen, oksijenli çamaşır suyu’’ BİNGOOO
Masum görünümlü bu kimyasal (zehirli) maddeler ömrümüzden çalıp bizleri yavaş yavaş ölüme hazırlıyor. Sevgili karımızın elimize tutuşturduğu listede bunlardan mutlaka vardır. İşte tam da burada başlıyor; zehir soluma, celladının bıçağını yalayan dana misali…
Karımızın hergün evimizi ve kendimizi bu kimyasal zehirlerle temizlediğini bilsek ne yapardık?
Günlük yaşamda kullandığımız kimyasal maddelere bir göz atıp ardından uzaklaşalım.
- Çamaşır suları
- Bulaşık deterjanları
- Sıvı sabunlar
- Cam temizleyicileri
- Oda spreyleri
- Naftalin
- Duş jeli, şampuan
- Fırın temizleyicileri
- Parfüm
- Diş macunları
Yapılan laboratuvar araştırmalarında insan vücuduna dokunma, soluma veya ağız yoluyla günlük 3 mg zehir giriyor. Tam bir durulama sağlanabilmesi için, çamaşırlarda 8 ton, bulaşıklarda 6 ton su harcamamız gerekiyor.
İşte ölüm bize bu kadar yakın…
Bu ölümü kim yaklaştırıyor, sanıyorsunuz? ‘’gölgesini satamadığın ağacı keseceksin’’ diyen KAPİTALİZM!...
Olay mahallinde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda gerçek suçlunun KAPİTALİZMİN AŞIRI KAR HIRSI olduğuna karar verilmiştir.
Çamaşır suyunu limon ferahlığı, nefes aldıran hijyen adı altında pazarlayanlara lanet olsun.
Tüm karı kocalara yaşam boyu mutluluklar dilerim.
SAĞLIKLA KALIN
5 Aralık Kadın Hakları Günü kutlu olsun! Nedir, ne zaman ve nasıl ortaya çıktı?
Bugün 5 Aralık Kadın Hakları Günü... Bugün, Atatürk Devrimleri'nin en önemlilerinden birisinin, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasının yıl dönümü. 5 Aralık 1934’de Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile kadınların ilk kez oy kullanmasının ve aday olabilmesinin önü açıldı. Türkiye, Fransa'dan Fransa ve İtalya'dan 11, Romanya'dan 12, Bulgaristan'dan 13, Belçika'dan 14, İsviçre'den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştı.
Konya'da Necmettin Erbakan Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Karalı,
"Yerel seçimde hiçbir kadın belediye başkanı adayına oy vermeyeceğim" paylaşımı büyük tepki gördü.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasından 84 yıl sonra sözüm ona prof. Olacak devrim düşmanı adam kadınları ev hapsinde tutulmasını yüksek sesle dile getirebiliyor.
Yıl 1925, Mustafa Kemal, genç Cumhuriyetin yurttaşlarına ve dış ülkelere şu mesajı veriyordu: ‘’ Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. ‘’
Yıl 2018 Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ,mensuplar olma yolunda, devrimlerden dönüş sürecini bu ve benzerleri başlatmöa yarışındalar.
CUMHURİYET DÜŞMANI AMERİKANCI SAİD NURSİ’DEN GÜLEN CEMAATİNE (FETÖ) / HEPSİ AYNI YOLUN YOLCUSU
KAHROLSUN CUMHURİYET VE ATATÜRK DÜŞMANLARI
YAŞASIN CUMHURİYET