Reklamı Geç
Advert
Advert
Advert
Advert
DİNİMİZ İSLAM KİTABIMIZ KUR’AN-I KERİM PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED
Faik MEKİK

DİNİMİZ İSLAM KİTABIMIZ KUR’AN-I KERİM PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED

Bu içerik 10165 kez okundu.

   

    Sabah-akşam, yatıp-kalkıp salya sümük Cumhuriyet’imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile arkadaşlarına ‘’ezanlar susturuldu, Kur’an okunmaz hale geldi, bu memlekette’’ diyerek saldıran; geçtiğimiz yüzyılın başında, İngiliz işbirlikçisi Derviş Vahdeti, Sait Molla, Dürrizade Abdullah, İskilipli Atıf gibi gericilerin torunları bilmezler ki dedelerinin tasfiyesi üzerine Cumhuriyet kurulmuştu.

   İnançlı bir Müslüman olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülkeye yaptığı en büyük hizmetlerinden biri nedir? Diye sorsanız, tereddüt etmeksizin tekke ve zaviyeleri kaldırmasıdır.

   Siyasal İslamcıların hücum edeceği bu hükmümün gerekçesi, Atatürk eğer o tekke ve zaviyeleri kaldırmamış olsaydı, bugün Türkiye’de bırakın her şehir ya da semtte, her mahallede adına İslam denen farklı farklı dinler olurdu. 19. yüzyıldaki tekke ve zaviyelerin tamamına yakını hem emperyalizmin hem de din bezirgânlarının kontrolüne geçmişti.

En’âm / 159 اِنَّ الَّذ۪ينَ فَرَّقُوا د۪ينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعاً لَسْتَ مِنْهُمْ ف۪ي شَيْءٍۜ اِنَّـمَٓا اَمْرُهُمْ اِلَى اللّٰهِ ثُمَّ يُنَبِّئُهُمْ بِمَا كَانُوا يَفْعَلُونَ Meali: Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.



 

     İSLAMİ TARİKAT VE CEMAATLER 

1) Pek çok cemaatin müridi, kendi şeyhlerini (önderlerini) Allahın ya da Hazreti Muhammed'in günümüzdeki vekili gibi görür. Bazıları ise şeyhlerinin, Mehdi Aleyhisselam olduğuna inanır!

2) Cemaatlerin pek çoğunda, bireysel irade ya da sorgulama yoktur. Şeyh ya da önderin sözü Allah kelamı hükmündedir ve önderin emrini tartışmak Kur’an'ı inkâr etmekten daha ağırdır ve direkt küfür olarak adlandırılır. Keza şeyh kime işaret ederse oraya oy verilir.

3) Cemaatlerin birbirini sevmez. Pek çok cemaat kendi dışındaki cemaatlerin şirkte (küfürde) olduğuna inanır.

4) Büyük tabanı olan cemaatlerin bazıları, dış dinamiklerle, yani yabancı istihbarat örgütleri ile direkt irtibatlıdır.

5) Cemaatlerin geneli, iktidar olanı destekler, yani bunlar durakta beklemeyi sevmezler, gelen her iktidar otobüsüne binerler.

6) Her cemaatin kendi gettosu vardır. Aralarında kız alıp verirler, alışverişleri ve arkadaşlıkları beraberdir. Buradan hareketle de bunların birbirinden kopması kolay değildir.

7) Pek çok cemaat, son dönemde holdingleşmiştir. Müritlerin yaptığı ticaret, topladığı kurban derisi ve zekâtlar bu holdinglerin ana sermayesidir. Holdingin mutlak hâkimi de cemaat önderleridir. Şeyh ya da önder, parayı elinde tutanın gücü elinde tuttuğunu bilir ve yönetimi çocukları dışında hiç kimse ile paylaşmaz.

8) Cemaatlerin hedef kitlesi, daha ziyade 16-30 yaş arası olanlardır. Bunlarla önce arkadaşlık kurulur, akabinde kendi sosyal çevrelerine sokularak ona kişilik verilir ve dini hassasiyetler kullanılarak saflara alınır. Yurtlar, dershaneler, okullar, bekâr öğrenci evleri temel alanlarıdır.
9) Cemaatlerin bazılarında, şeyh ya da önderin akşam namazlarını Mekke’de, yatsıyı ise Medine’de kıldığına inanılır. Müritlerine şeyhlerinin evliyalıklarına olan inançları Allah’a imanları gibidir.

10) Bürokrasideki müridin şeyhe bilgi taşıması ve istediğini yapması Uhud Gazasında cenk yapması gibidir. Yani bilgi getiren ve icraat yapan peşin olarak şehit ilan edilir. Cemaatten ayrılmak ise sadece cehenneme girmekle değil, dünyadaki türlü felaketlerle, korku salınarak engellenmeye çalışılır. Bu haliyle, bazı cemaatler aslında girilmesi kolay, çıkılması çok zor gizli bir örgüt gibidir.

11) Pek çok cemaatin İslam anlayışı farklıdır. Değil sünnetlerde, farzlar da bile ayrılıklar vardır. Cemaat önderleri kendi çıkarına göre İslamı farklı yorumlar!

12) Bir kaçı hariç, pek çok cemaatin bilinçaltında Atatürk’e, Cumhuriyet'e ve askere karşı büyük bir kin ve öfke vardır.
13) Bazı cemaat mensuplarının, yurt dışındaki bankalarda büyük paraları ve muhtelif ülkelerde gayrimenkulleri vardır.

14) Cemaat ve tarikat guruplarına mensup olanların sayıları ise çok çok abartılmaktadır. Bütün bu cemaatlere mensup 
olanlar kesinlikle, 500 bin kişinin üstünde değildir. Ancak etki ya da gürültüleri fazladır.

15) Tamamı değil, ama bu cemaatlerin bazılarına göre Türkiye bugün Dar-ül Harp yanı kafir devleti konumundadır ve bu düzende devletten çalmak ve onu yıkmaya çalışmak ibadettir.

16) Bir kaçı hariç, cemaatlerin siyasi bir projesi yani devleti ele geçirmek gibi bir gayesi yoktur. Üç büyük cemaat ise CIA, MI6 ve MOSSAD tarafından yönlendirilmektedir!

    Tarikatın eski bir müridi olduğunu söyleyen, E. SÜZÜK, Menzil vb. cemaatlerin ritüelleri hakkında açıklamalar yaptı.

    Kendi blog adresinde bir yazı kaleme alan, Süzük, açılan şeyh sarığından çıkan ipe tutunan müridlerin anlamını, fenafillah ile Nirvana kavramlarını ve cemaatlerin ritüelleri ile budizmin ritüelleri arasındaki benzerliklere dikkat çekiyor.

    İşte o yazı:

    "Menzil, İsmailağa, Süleymancılar ve diğer Şirk Baronları!’…

    Uzun bir süre sonra tekrar merhaba!
    Üşengeçliğimden dolayı şu yazıyı bir türlü geçiremedim şuraya ama emin olun beklediğinize fazlasıyla değecek.
     Bir kere başlığı görüp istemsizce okuyacaklar uzak dursun bu bir, ikincisi ise lütfen ilk önce Kuran'dan bu dediklerime delil getirmeden herhangi bir tartışma konusu açmayalım. (Ki zaten bu okuyacaklarınızı destekleyecek hadis bile bulamayacaksınız)
    Başlıkta saydığım cemaatler silsilelerini en başta hep Hz. Ebubekir'e dayandırırlar. Fakat Allah izin verse ve Hz. Ebubekir yeryüzüne inse vereceği tepki muhtemelen 'Siz ne yapıyorsunuz, bu yaptıklarınızın adı nedir? Kuran'da bunlar nerede var? Biz Allah'ın resulünden böyle bir şey görmedik' şeklinde olurdu.
    Aslında Süleymancıları yazıma almayacaktım fakat bir kaç gün önce onlara da yer ayırmaya karar verdim.
    Girişi onlarla yapıp sıra sıra Allah Dostu-Mürşid gibi kavramları incelemeye koyulacağız inşallah. Umarım faydalı bir yazı olur.
    Süleymancıları diğer tarikatlardan ayıran şeyler vardır.
    Ya aslında sakal bırakmak dışında 3'ünde de ortak olsa bile bu şeyler Süleymancılarda biraz daha katıdır.
   Örneğin Süleymancılarda Film-Müzik ve Kot pantolon yasaktır. Bunlar kendi tercihleridir bir şey diyemeyiz lakin 'Müzik haramdır' demek Allah'a büyük bir iftiradır. Allah'tan başka haram koyucu yoktur.
   Bunun dışında Faiz'in yer yer helal olacağını söyler bu arkadaşlar ki zaten bu bile Kuran'ı karşılarına almaya yeterli bir sebeptir. (Bakınız: 7.12.1989 tarihli Tercüman Gazetesi Kemal Kaçar'ın yorumu)
   Neredeyse bütün ehlisünnet tayfanın hem fikir olduğu sakal mevzusunu ise Süleymancılar yasaklamıştır.
   Yani büyük bir sünnet olduğu iddia edilen bu davranışı Süleymancılar yasaklamış haliyle peygamberi de karşılarına almışlardır.
   Ayrıca Süleyman Hilmi Turan'ın son evliya olduğunu söyleyip ona büyük bir kutsiyet (Gavs'lık) atfederler.
   Mehdi beklentisi var bir de bunlarda, tıpkı Hristiyan ve Yahudilerde olduğu gibi, bir de Mustafa Kemal paşaya gereksiz bir kin beslerler. Ayrıca tesettürü de başka bir boyuta taşımışlar ve yeni bir örtünme şekli bulmuşlar.
    Aman aman faiz yiyin ama saçınız asla gözükmesin kuzum olur mu? Bunların da yaptığı rabıta konusunu ise sonlara saklıyorum çünkü başlıkta (?) işareti ile yazsam da, şirkin büyüğü buradadır...
    Neyse gelelim asıl konumuza...
    Bize şahdamarımızdan yakın olan Allah ile aramıza bir mürşid/evliya/şeyh/gavs/kutup koymak ne kadar mantıklıdır?
    Şimdi konu edindiğim 3 cemaatte Nakşibendiliğin bir koludur.
    3'ünde de şeyhlerine tıpkı Hristiyanların Papa'ya yüklediği kutsaliyet gibi bir kutsaliyet vardır.
    Tarikat inancına göre evliya-Allah dostu nedir inceleyelim;
    Gavsül Azam ve Keşif Ehli: Yüce Allah yeri havayı ve karayı onların hizmetine vermiştir. Duaları kabul ne isterlerse verir.   
    1-Gizliyi bilirler 2-Masum ve Günahsızdırlar 3-Tayyi Zaman ile zamana hükmedebilirler 4-Tayyi Mekan ile istedikleri mekana geçebilirler 5-İslam orduları ile beraber savaşırlar...
    Daha problem tanımda başlıyor. Gaybı Allah'tan başka kimse bilemezken, peygamber bile hatalar işlemişken, Mekandan ve Zamandan münezzeh olan sadece Allah iken bu kişilere bu özellikleri kim veriyor arkadaşım?
    Keramet dediğinizi duyar gibiyim, peki nedir bu keramet var mıdır Kuran'da bir kökü?
    Kuran'da ne böyle bir kelime ne de böyle bir vaat yer almaktadır. KRM kökünden türeyen bir çok fiil ve isim geçmesine rağmen (Kerim,İkram gibi) halkın anladığı dilde bir kerametten asla söz edilmez.
    Peygamber dahi müşriklerin istediği hiç bir mucizeyi gösterememiştir (6:35,17:90-96,29:50) ve hiç kimseye şefaat dahi edemeyecektir bu da ayetlerle sabittir. Bunun yanı sıra (28:56) istediklerini de hidayete erdirme gibi bir şansı yoktu.
    Veli-Allah dostu kavramının biraz daha oturması açısından bir kaç tane de bu tarikatların kitaplarını baz alarak içlerinden sözler yazalım,daha sonra ise tekrar Kuran'a dönelim.
    -Veli isteyerek zina yapmaz,zinayı Allah yaptırtır (Kureyşi Risalesi s.336)
    -Veli cinsel organını açarsa melekler kaçmaz (El İbriz s.189)
    -Abdulkadir Geylani yediği tavuğu diriltmiştir (Gunyetul Talibin)
    Aaa bir de Abdulkadir Geylani'nin Azrail'i dövme hikayesi var ki kesinlikle Ali Akın hocadan dinleyin.
    -Kim Nakşibendi'nin Halidi kolundanım derse ona azap edilmez. (Cübbeli Ahmet Hoca (!)
    -Şeyh konuşacağınızı,vücudunuzdaki ben sayınızı,yatakta kaç defa döndüğünüzü bilir. (Nusretullah Hoca)
    -Mahmut Efendi Azrail'i ölümü getirdiğinde huzurundan kovmuştur (Cübbeli Ahmet Hoca (!)
    Ahh ahh sanki Kuran'da Allah 'Sağlam kalelerde bile olsanız ölüm sizi yakalar' dememiş gibi...
   Bu tarikatların ortak noktalarından biri de Mürşid'e kendini "Ölünün, ölü yıkayıcısına teslim olduğu gibi' teslim etmektir. Peki mürşide kendini bu şekilde teslim edersen bakalım neler oluyor.
    -Şeyh namaz kılma derse bu emre uyarım (Sıbgatullah Arvasi,Minah 233)
    -Gavsın şeytanı müslüman olmuştur (Minah)
    -Şeyhi kemale ermeden ölenin işi zordur. (Minah 45)
    -Muhammed Diyauddin ölmek üzere olan çocuğu geri diriltmiştir. (Minah)
    -Eğer kişi hasta olursa 'Mürşidim benim için hastalık dilemiştir,o yüzden hasta oldum' demelidir (Arifler Yolunun Edepleri s.87)
    -Eğer iyi bir insan olduysak Gavsın sayesindedir. (F.Erol)
    -Vekiller Lehvi Mahfuzu görebilirler (Ruhul Furkan c.1 s.18)
    -70 bin kelimei tevhid getiren cennete gider (Ruhul Furkan c.1 s.18)
    Umarım tarikatlardaki mürşid inancı yavaş yavaş kafanıza girmiştir değerli okuyucu kardeşlerim,yerim sizi.
    Şimdi gelelim Kuran'a. Kuran'da Aracı ve Allah dostu nasıl anlatılır bakalım.
    -Allah inananların velisidir,neden göz göre göre Allah'ın ayetlerini reddediyorsunuz? Neden hakkı batıla tercih ediyorsunuz da gerçeği gizliyorsunuz? (Ali İmran 65)
    -Allah'tan başka dostlara tutunanların durumu kendisine bir yuva yapan örümcek örneği gibidir. Halbuki evlerin en çürüğü örümcek evidir. (Ankebut 41)
    -Rabbinizden indirilene uyun ondan başka velilere uymayın (Araf 3)
    -Size Allah'tan başka dost yoktur (Tevbe 116)
    -Allah inananların dostudur (Bakara 257)
    Şimdi bu kadar ayet varken ve hepsi apaçıkken hala Allah dostu kavramına inanıyorsan yazının devamını zaten okumana gerek yok diyeceğim ama devam et çünkü birazdan hatme, rabıta, vird gibi ritüellere gireceğiz ve kökenlerine bakacağız.
    Şimdi bir de 'Aracı' kavramı vardır bu cemaatlerde peki Kuran'ın 'Aracı' kavramına bakışı nedir?
    -Allah size şahdamarınızdan daha yakındır (Kaf 16)
    Allah ile benim aramdaki mesafe burnum ile bacağım arasındaki mesafeden bile daha kısayken neyin aracısı bu arkadaş? Neyse devam edelim.
    - Kesinlikle, din sadece ALLAH 'a aittir. O'nun dışındakileri evliya (dostlar) olarak edinenler, 'Onlar bizi ALLAH' a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara tapıyoruz.' (derler). Ayrılığa düştükleri bu konuda onların arasında ALLAH karar verecektir. ALLAH kuşkusuz, yalancıları ve nankörleri doğru yola iletmez. (Zümre 3)
    Şimdiden 'Ya orada tapanları söylemiş, biz tapmıyoruz ki' dediğinizi işitir gibiyim. Fakat onların din diye size anlattıklarını kabul etmek ile tapmak arasında ne fark vardır?
    Durun size bir de konuyla ilgili güzel bir rivayet aktarayım;
    "...Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini ve Meryemoğlu  Mesih'i Rabler edindiler." (Tevbe: 9/31)
    Nebi (s.a.v.) bu ayeti kerimeyi okudu. Bunun üzerine Adiyy b. Hatem Rasulullah'a (s.a.v.) dedi ki:
    "Muhakkak onlar, onlara ibadet etmiyorlar ki.
    Rasulullah (s.a.v.):
    "Onlar Allah'ın helal kıldığı bir şeyi haram, haram kıldığı bir şeyi helal kıldıkları zaman onlara itaat etmiyorlar mı?" ded...i.
    Adiyy b. Hatim: "Evet" deyince,
    Rasulullah (s.a.v.):
    "İşte böylece onlara ibadet ediyorlar." buyurdu. (Tirmizi, Tefsir: 10; Taberi: 14/210 (61632-61634); Suyuti, Durru'l-Mensur: 3/230; Beyhaki, Sünenü'l-Kübra)
     Evet şimdi bu rivayetten yola çıkarak Süleymancılar'ın yaptığı gibi veya mezhep imamlarının yaptığı gibi kendi kendilerine Allah'ın yerine helal-haram koymalarının hükmü nedir sevgili arkadaşlar? Oturun bir düşünün...
    -ALLAH'ı bırakıp, kendilerine ne zarar ne de yarar veremeyenlere  tapıyorlar ve 'Bunlar, ALLAH yanında bize şefaat edecekler,' diyorlar. De ki: 'ALLAH'ın göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi O'na bildiriyorsunuz? O çok yücedir, ortak koştuklarınızdan uzaktır.' (Yunus 18)
    Eee peki bu 'Bize şefaat edecekler yavv' diyenleri ne yapmalı? Adam kendini kurtarabilmiş ki bir de sana şefaat edecek, koskoca peygamberin bile kızına şefaat edip edemeyeceği muammadır.
    Ki bu inanç Yuhanna İncili'nde de bire bir vardır.
    -Yoksa onlar Allah'ın dışında şefaatçiler mi edindiler? (Zümer 43)
    - ALLAH' ın dışında çağırdıklarınız, sizin gibi kullardır. Haydi onları çağırın da size cevap versinler, sözünüzde doğru iseniz! (Araf 194)
 

   Kuran’da geçmeyen hususların dinle alakası olmadığını, Kuran’ın açıklamadığı konularda Allah’ın kendi tercihimizi belirleme hakkını bize verdiğini bilmek. Hiçbir mezhebe bağlanmamak, “Müslüman” ismi dışında hiçbir isme gerek duymamak. Böylece tek din, tek kitap, tek isim etrafında birleşmek.


İŞTE CEMAATLER HARİTASI

Gelelim Türkiye’deki tarikat ve cemaat gruplarının belli başlılarına:
1) İsmail Ağa Cemaati (Önderi Mahmut Ustaosmanoğlu)
2) Fethullah Gülen Grubu- FETÖ
3) İskender Paşa Cemaati (Zahit Koktu, Esat Coşan ve şimdi oğlu Nurettin Coşan)
4) Erenköy Cemaati (Muradiye Vakfı) Önderleri: Tahir Büyükkörükçü (Gazeteci) Ahmet Taşgetiren ve Topbaşlar
5) Süleymancılar. Önderleri: Kemal Kaçar’ın torunları Denizongun kardeşler.
6) İhlascılar (Enver Ören)
7) Kırkıncı Hoca ve Yazıcılar gibi diğer Nurcu guruplar
8) Nakşibendi Yahyalı Cemaati. Önderi: Ramazan Dinç.
9) Melamiler. Önderi: Ahmet Arslan.
10) Hakikatçiler. Önderi: Ömer Öngüt.
11) Hazneviler. Önderi: Muhammet Muta Haznevi
12) Menzilciler. Önderi: Abdulbaki Erol.
13) İcmalciler. Önderi: Prof.Dr. Haydar Baş.
14) Uşşakiler. Önderi: Fatih Nurullah.
15) Cerrahiler. Önderi: Ahmet Misbah Ermenkul.
16) Kadiri Muhammediye. Önderi: Muhammet Ustaoğlu.
17) Hizbül Tahrir.
18) Tillocular.
19) Galibiler. Önderleri: Hacı Galip Hasan Kuşçuoğlu
20) Halveti Tarikatının Şabaniye kolu
21) Adnan Hoca Grubu
22) Mustafa İslamoğlu Grubu

ŞEYTAN EVLİYALARI (DÜŞMANA DOST OLMAK)

    Din elbisesini tersten giyen mollalar, Allah’a kulluğu terk etmiştir. Mollanın dini afyondur. İnsanı köle, nimetleri özel mülkiyeti, dini de saltanat aracı olarak görür.

    İslam’ı (Müslümanları) Sunni, Şia, Alevi… diye ayrıştırma Emperyalizme hizmettir.

    Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

   2/BAKARA-79: Artık o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak için «Bu Allah katındandır.» derler. Artık vay o elleriyle yazdıkları yüzünden onlara, vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara!..

   ZUMER Suresi 3. ayeti Türkçe Kur'an Meali 39/ZUMER-3

 Dikkat et, hâlis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez.

   Allah’ın berisinde evliyalar edinerek Allah’a ulaşma/yaklaşma arzusu Kuran’a göre şirktir.

ALLAH’A ŞİRK KOŞAN SÖZLER

   Said’i Nursi’nin kaleme aldığı ‘’Risale-i Nur Külliyatı’’ 14 ciltlik kitabından birkaç örnek…

   Risale’i Nur kusursuz, eksiksiz, izaha ihtiyacı olmayan mükemmel bir kitap mıdır?

   Cevabı evet diyenler, Kur’an dışında kusursuz, tam ve mükemmel bir kitap olabilir mi?

   Kitap nasıl kutsallaştırılmış: ‘’Mübarek sözler şüphesiz Kitabı Mübin’in mutlu mutlu lemeatıdır. İçinde izaha muhtaç yerler eksik olmamakla beraber küll halinde kusursuz ve noksansızdır.’’

   Kitabın bazı bölümleri Said’i Nursi’nin haberi olmadan Allah tarafından yazdırılmış olabilir mi? ‘’ Aynen bu ehemmiyetli hikmet içindir ki, bazı def’a haberim olmadan, ihtiyarım ve rızam olmadığı halde, ince hakaik-ı imaniye ve kuvvetli hüccetler, müteaddit risalelerde tekrar edilmiş. Ben çok hayret ediyordum: Neden bunlar bana unutturulmuş, tekrar yazdırılmış? Sonra katti bir surette bildim ki: Herkes bu zamanda Risale-i Nura muhtaçtır, fakat umumunu elde edemez; etse de tam okuyamaz; fakat küçük bir Risale-i Nur hükmüne geçmiş bir risale-i camiayı elde edebilir ve ekser vakitlerde muhtaç olduğu mes’eleleri ondan okuyabilir. Ve gıda gibi, her zaman ihtiyaç tekrar ettiği gibi o da mütaalaasını tekrar eder.’’

İslam dininin tek kaynağı olan Kuran, mezhep/tarikatlar  hakkında ne diyor?

3-Ali İmran-103: Hep birlikte Allah’ın İPİNE yapışın, FIKRALARA BÖLÜNÜP PARÇALANMAYIN. Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O’nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. ATEŞTEN BİR ÇUKURUN KENARINDA İDİNİZ; SİZİ ORADAN KURTARDI. ALLAH SİZE AYETLERİNİ BU ŞEKİLDE AÇIKLIYOR Kİ, DOĞRUYA VE GÜZELE YOL BULASINIZ.

3-Ali İmran-104: İçinizden hayra çağıran, doğruyu-güzeli emreden, kötü ve çirkinden alıkoyan bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere eren işte onlardır.

3-Ali İmran-105: Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip FIKRALAR HALİNDE PARÇALANANLAR GİBİ OLMAYIN. BÖYLE OLANLAR İÇİN BÜYÜK BİR AZAP VARDIR.

6-Enam-159: DİNLERİNİ PARÇA PARÇA EDİP FIKRALARA, HİZİPLERE BÖLÜNENLER VARYA SENİN ONLARLA HİÇBİR İLİŞİĞİN YOKTUR. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.

30-Rum-31/32: O’na yönelmiş kişiler olarak O’ndan sakının. Namazı gözetin ve SAKIN ŞİRKE SAPANLARDAN OLMAYIN. ONLAR Kİ DİNLERİNİ PARÇALAYIP HİZİPLER/FIKRALAR HALİNE GELDİLER. HER HİZİP/FIKRA ELİNDEKİYLE SEVİNİP ÖVÜNÜR.

Görüldüğü gibi İslam’ın tek kaynağı olan Kuran; mezhepleşmeyi/fıkralaşmayı/hizipleşmeyi kati bir şekilde yasaklamaktadır.    

     “IŞID bütün gücünü mezhep kitaplarından, şii ve sunni kaynaklardan almaktadır. Kur’ansız din anlayışı başka IŞID’ler üretecektir.

    Ali İmran Suresini 105.Ayetinden anlamaya devam edelim. Allah açık-seçik kanıtlar geldikten sonra fıkralara ayrılmamızı kesinlikle yasaklıyor ve eğer ayrılırsak bizler için “çok büyük bir azap” olduğunu söylüyor, uyarıyor! Lütfen bu uyarıyı dikkate alalım çünkü çok önemli bir uyarı! Biz bir mezhebe mensubuz diye övünürken Allah bunda çok büyük bir azap olduğunu söylüyor. Enam 159.Ayette Allah yine açık ve net olarak “Senin fıkralara bölünenler ile hiçbir ilişiğin olamaz!” deyip bölünenlerin akıbetini kendilerine zamanı geldiğinde bildireceğini söylüyor. Ve son olarak en etkileyici olan ayetlerden biride 30-Rum-31/32’de Allah, “Sakın şirke (ortak koşanlar) sapanlar gibi olmayın!” deyip şirke sapanların kim olduğunu bir sonraki cümlede onların “Dini parçalayıp fıkralara bölünmüş kişiler olduğunu ve bu bölünmeyle ellerindekilerle (ki onlar büyük ihtimalle kendi elleriyle yazıp bu Allah katındadır dedikleri kaynaklarıdır) sevinen kişiler olduğunu” görüyoruz. Allah neden bu kişileri tanımlamadan önce “Sakın şirke sapanlar gibi olmayın!” uyarısı veriyor? Çünkü Allah’ın affetmediği suçun/günahın adıdır şirk!

   4-Nisa-48: Şu bir gerçek ki, Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, onun dışında kalanı dilediği kişi için affeder. Allah’a şirk koşan, gerçekten büyük bir günah işlemiştir.

   Demek ki mezhepçilik olayında ciddi bir “şirk” var! Ki öyle zaten. Her mezhebin kendine göre uydurduğu helaller haramlar var. Biri diğerine seninki yanlış diyor diğeri ötekine hayır seninki İslam’dan değildir diyor. Aklı başında biride çıkıp “hanginiz doğruyu söylüyor!” diyeceğine aileden görme din paketini alıp sorgulamadan ona tabi oluyor. Böylelikle din konusundaki cehalet, dini duyguların sömürülmesini kolaylaştırırken sonrasında ise çeşitli türlerde şirk (ortak koşma) koşma şekilleri gelişiyor! Oysa İslam’da cahilliğin mazereti OLAMAZ!... Abdülaziz Bayındır

29-Ankebut-38: …Sapkın işlerini onlara süslü göstererek onları yoldan saptırdı. HALBUKİ GÖRÜP ANLAYACAK YETENEĞE SAHİPTİLER.

    Dün el üstünde tutulan Nakşibendi/Nur/Gülen Cemaati (FETÖ) takiye (aldatma) yaparak Türkiye Cumhuriyet’ine karşı Amerika’yı arkasına alarak darbe girişiminde bulundu. Yukarıdaki tablodaki onlarca cemaattin nihai amacı FETÖ’den farklı mı?!

İskilipli Mehmet Atıf hoca,

1920 – İslam yüceltme derneğinin bildirisi :
“Yunan ordusu halifenin ordusu sayılır.

Hiç de zararlı bir topluluk değildir.

Asıl kafası koparılacak mahlûkat Ankara’dadır.”

 Menemen’deki irtica kalkışmasını gerçekleştiren ve asteğmen Kubilay’ın başını keserek şehit eden, kesik başı sırıkla dolaştıran ,”Din elden gidiyor, Şeriat ve hilafet isteriz” diye çığlıklar atan Nakşibendi tarikatının yobaz ve katil önderleri Cumhuriyet düşmanıdır.

Diyanet Vakfi

3/ÂLİ İMRÂN-105: Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.

 

 

 

 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
 “KUTLAMA DEĞİL ANLAŞILMAK İSTİYORUM” YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ YAPILDI
“KUTLAMA DEĞİL ANLAŞILMAK İSTİYORUM” YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ YAPILDI
14 YILDIR YOKSUN BABA!
14 YILDIR YOKSUN BABA!