Ne oldu bize? Ne ara geldik. Biz bu hallere…
Çarşı esnafının birer soluk almak için, çay/kahve içtikleri, dinlendikleri, en önemlisi işleri güçleriyle ilgili fikir alışverişinde bulundukları… Arada bir de olsa oynadıkları domino ve altmışaltı oyunları bizi epey gerilere götürdü.
Hey gidi günler hey!.. Beni beden alan günler…
Bu günü görüp, içimiz acıyınca özler olduk sizleri…
Ah be! İstanbul (Hey İstanbul)
Ne ara ‘’Ulan İstanbul’’ yazdınız.
Sözüm ona cafe- kafe duvarına
Yazık çok yazık!...
Bu kültür yozlaşmasına, içim acıyor.,.
Acaba ben mi abartım?
Yoksa gerçeğin ta kendisi, bu mu?
Gönül ne çay ister, ne çayhane…
Gönül sohbet ister, çay bahane.
HİZMETTE SINIR YOK!...
DEVREK KALICI ESERLERE KAVUŞUYOR
Gecenin sessiz karanlığında Cumhuriyet Alanı’ndaki demir kazıkların (ucubenin) boyu uzatıldı. Mühendis olmak kolay değil; Vardır bir bildiği , dedik.