MOLLA İLE PAPAZ ELELE…
Said-i Nursi sadece Katolik Hıristiyanların değil, Ortodoks Hıristiyanlarla da iyi ilişkiler kurmaya, onlarla da yakınlaşmaya çalışmıştır. 1953 yılında talebesi Ziya Arun’u yanına alarak Fener Ortodoks Rum Patriği Athanogoras’a gitmiştir. Patriğe ‘’Peygamberi ve Kuran’ın kabul ederlerse kurtuluş ehli olacaksınız.’’ Demişti.
Said’i Nursi’nin talebelerinin Papa’yla ve Patrik’le kurduğu ilişkiler meyvelerini zaman içinde vermiş ve yıllar sonra Said’i Nursi’nin halefi Fethullah Gülen (FETÖ), Vatikan’da Papa ile görüşmüştür.
EMPERYALİZME ÖVGÜ YAĞDIRAN MOLLA
Said’i Nursi sadece Papa’ya değil, dindar olan bütün Hıristiyan liderlere övgüler dizmiştir. Türkiye’ye yapmadığı düşmanlık kalmayan Wilson ve Venizolos’a şunları söylemiştir. ‘’ Din’i İslam’ı Hıristiyan dinine kıyas edip Avrupa gibi dine lakayt olmak çok büyük bir batadır. Evvele; Avrupa dinine sahiptir. Başta Wilson ve Venizolos gibi Avrupa büyükleri, papaz gibi dinlerinde mutaassıp olmaları şahiddir ki, Avrupa dinine sahiptir.’’
Sabah-akşam, yatıp-kalkıp salya sümük Cumhuriyet’imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile arkadaşlarına ‘’ezanlar susturuldu, kur-an okunmaz hale geldi, bu memlekette’’ diyerek saldıran; Geçtiğimiz yüzyılın başında, İngiliz işbirlikçisi Derviş Vahdeti, Sait Molla, Dürrizade Abdullah, İskilipli Atıf gibi gericilerin torunları bilmezler ki dedelerinin tasfiyesi üzerine Cumhuriyet kurulmuştu.
İnançlı bir Müslüman olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülkeye yaptığı en büyük hizmetlerinden biri nedir diye sorsanız, tereddüt etmeksizin tekke ve zaviyeleri kaldırmasıdır.
Siyasal İslamcıların hücum edeceği bu hükmümün gerekçesi, Atatürk eğer o tekke ve zaviyeleri kaldırmamış olsaydı, bugün Türkiye’de bırakın her şehir ya da semtte, her mahallede adına İslam denen farklı farklı dinler olurdu. 19. yüzyıldaki tekke ve zaviyelerin tamamına yakını hem emperyalizmin hem de din bezirgânlarının kontrolüne geçmişti.
En’âm / 159 اِنَّ الَّذ۪ينَ فَرَّقُوا د۪ينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعاً لَسْتَ مِنْهُمْ ف۪ي شَيْءٍۜ اِنَّـمَٓا اَمْرُهُمْ اِلَى اللّٰهِ ثُمَّ يُنَبِّئُهُمْ بِمَا كَانُوا يَفْعَلُونَ Meali: Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.
İSLAMİ TARİKAT VE CEMAATLER
1)Pek çok cemaatin müridi, kendi şeyhlerini (önderlerini) Allahın ya da Hazreti Muhammed'in günümüzdeki vekili gibi görür. Bazıları ise şeyhlerinin, Mehdi Aleyhisselam olduğuna inanır!
2) Cemaatlerin pek çoğunda, bireysel irade ya da sorgulama yoktur. Şeyh ya da önderin sözü Allah kelamı hükmündedir ve önderin emrini tartışmak Kur’an'ı inkâr etmekten daha ağırdır ve direkt küfür olarak adlandırılır. Keza şeyh kime işaret ederse oraya oy verilir.
3) Cemaatlerin birbirini sevmez. Pek çok cemaat kendi dışındaki cemaatlerin şirkte (küfürde) olduğuna inanır.
4) Büyük tabanı olan cemaatlerin bazıları, dış dinamiklerle, yani yabancı istihbarat örgütleri ile direkt irtibatlıdır.
5) Cemaatlerin geneli, iktidar olanı destekler, yani bunlar durakta beklemeyi sevmezler, gelen her iktidar otobüsüne binerler.
6) Her cemaatin kendi gettosu vardır. Aralarında kız alıp verirler, alışverişleri ve arkadaşlıkları beraberdir. Buradan hareketle de bunların birbirinden kopması kolay değildir.
7) Pek çok cemaat, son dönemde holdingleşmiştir. Müritlerin yaptığı ticaret, topladığı kurban derisi ve zekâtlar bu holdinglerin ana sermayesidir. Holdingin mutlak hâkimi de cemaat önderleridir. Şeyh ya da önder, parayı elinde tutanın gücü elinde tuttuğunu bilir ve yönetimi çocukları dışında hiç kimse ile paylaşmaz.
8) Cemaatlerin hedef kitlesi, daha ziyade 16-30 yaş arası olanlardır. Bunlarla önce arkadaşlık kurulur, akabinde kendi sosyal çevrelerine sokularak ona kişilik verilir ve dini hassasiyetler kullanılarak saflara alınır. Yurtlar, dershaneler, okullar, bekâr öğrenci evleri temel alanlarıdır.
9) Cemaatlerin bazılarında, şeyh ya da önderin akşam namazlarını Mekke’de, yatsıyı ise Medine’de kıldığına inanılır. Müritlerine şeyhlerinin evliyalıklarına olan inançları Allah’a imanları gibidir.
10) Bürokrasideki müridin şeyhe bilgi taşıması ve istediğini yapması Uhud Gazası'nda cenk yapması gibidir. Yani bilgi getiren ve icraat yapan peşin olarak şehit ilan edilir. Cemaattan ayrılmak ise sadece cehenneme girmekle değil, dünyadaki türlü felaketlerle, korku salınarak engellenmeye çalışılır. Bu haliyle, bazı cemaatler aslında girilmesi kolay, çıkılması çok zor gizli bir örgüt gibidir.
11) Pek çok cemaatin İslam anlayışı farklıdır. Değil sünnetlerde, farzlar da bile ayrılıklar vardır. Cemaat önderleri kendi çıkarına göre İslamı farklı yorumlar!
12) Bazı cemaat mensuplarının, yurt dışındaki bankalarda büyük paraları ve muhtelif ülkelerde gayrimenkulleri vardır.
13) Cemaat ve tarikat guruplarına mensup olanların sayıları ise çok çok abartılmaktadır. Bütün bu cemaatlere mensup olanlar kesinlikle, 500 bin kişinin üstünde değildir. Ancak etki ya da gürültüleri fazladır.
14) Tamamı değil, ama bu cemaatlerin bazılarına göre Türkiye bugün Dar-ül Harp yanı kafir devleti konumundadır ve bu düzende devletten çalmak ve onu yıkmaya çalışmak ibadettir.
15) Bir kaçı hariç, cemaatlerin siyasi bir projesi yani devleti ele geçirmek gibi bir gayesi yoktur. Üç büyük cemaat ise CIA, MI6 ve MOSSAD tarafından yönlendirilmektedir!16) Bir kaçı hariç, pek çok cemaatin bilinçaltında Atatürk’e, Cumhuriyet'e ve askere karşı büyük bir kin ve öfke vardır.
Umre'de kavga eden İsmail Ağa Cemaati
İsmailağa Cemaati'ne yakınlğı ile bilinen Kıyam-Der ve Fatih Medreselerine bağlı iki grubun Umre için gittikleri Mekke'de kavga ettikler. Kavganın 25 Nisan akşamı, Kabe’ye bir km uzaklıktaki otel önünde gerçekleştiği belirtiliyor. Sözlü sataşmayla başlayan kavga nedeniyle çok sayıda kişinin yaralandığı, yaralıların hastaneye kaldırıldıkları açıklandı. Kavgaya ilişkin fotoğraflar ise iki gruba yakın hesaplar tarafından sosyal medyadan paylaşıldı.
Aynı cemaatin farklı kollarındaki bu insanlar, kutsal mekanda birbirleriyle öldüresiye kavga ediyorlar. Allah muhafaza kendilerinden olmayan insanlara kim bilir ne yaparlar? Tevekkeli değil; Türkiye’de IŞİD’in yaptığı katliamlara destek verenlerin sayısı bir hayli fazla…
Gelelim Türkiye’deki tarikat ve cemaat gruplarının belli başlılarına:
1) İsmail Ağa Cemaati (Önderi Mahmut Ustaosmanoğlu)
2) Fethullah Gülen Grubu- FETÖ
3) İskender Paşa Cemaati (Zahit Koktu, Esat Coşan ve şimdi oğlu Nurettin Coşan)
4) Erenköy Cemaati (Muradiye Vakfı) Önderleri: Tahir Büyükkörükçü (Gazeteci) Ahmet Taşgetiren ve Topbaşlar
5) Süleymancılar. Önderleri: Kemal Kaçar’ın torunları Denizongun kardeşler.
6) İhlascılar (Enver Ören)
7) Kırkıncı Hoca ve Yazıcılar gibi diğer Nurcu guruplar
8) Nakşibendi Yahyalı Cemaati. Önderi: Ramazan Dinç.
9) Melamiler. Önderi: Ahmet Arslan.
10) Hakikatçiler. Önderi: Ömer Öngüt.
11) Hazneviler. Önderi: Muhammet Muta Haznevi
12) Menzilciler. Önderi: Abdulbaki Erol.
13) İcmalciler. Önderi: Prof.Dr. Haydar Baş.
14) Uşşakiler. Önderi: Fatih Nurullah.
15) Cerrahiler. Önderi: Ahmet Misbah Ermenkul.
16) Kadiri Muhammediye. Önderi: Muhammet Ustaoğlu.
17) Hizbül Tahrir.
18) Tillocular.
19) Galibiler. Önderleri: Hacı Galip Hasan Kuşçuoğlu
20) Halveti Tarikatının Şabaniye kolu
21-Adnan Hoca Grubu
22)Mustafa İslamoğlu Grubu
ŞEYTAN EVLİYALARI ( DÜŞMANA DOST OLMAK)
Din elbisesini tersten giyen mollalar, Allah’a kulluğu terk etmiştir. Mollanın dini afyondur. İnsanı köle, nimetleri özel mülkiyeti, dini de saltanat aracı olarak görür.
İslam’ı (Müslümanları) Sunni, Şia, Alevi… diye ayrıştırma Emperyalizme hizmettir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
2/BAKARA-79: Artık o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak için «Bu Allah katındandır.» derler. Artık vay o elleriyle yazdıkları yüzünden onlara, vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara!..
ZUMER Suresi 3. ayeti Türkçe Kur'an Meali 39/ZUMER-3
Dikkat et, hâlis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez.
Allah’ın berisinde evliyalar edinerek Allah’a ulaşma/yaklaşma arzusu Kuran’a göre şirktir.
ALLAH’A ŞİRK KOŞAN SÖZLER
Risale’i Nur kusursuz, eksiksiz, izaha ihtiyacı olmayan mükemmel bir kitap mıdır?
Cevabı evet diyenler, Kur’an dışında kusursuz, tam ve mükemmel bir kitap olabilir mi?
Kitap nasıl kutsallaştırılmış: ‘’Mübarek sözler şüphesiz Kitabı Mübin’in mutlu mutlu lemeatıdır. İçinde izaha muhtaç yerler eksik olmamakla beraber küll halinde kusursuz ve noksansızdır.’’
Kitabın bazı bölümleri Said’i Nursi’nin haberi olmadan Allah tarafından yazdırılmış olabilir mi? ‘’ Aynen bu ehemmiyetli hikmet içindir ki, bazı def’a haberim olmadan, ihtiyarım ve rızam olmadığı halde, ince hakaik-ı imaniye ve kuvvetli hüccetler, müteaddit risalelerde tekrar edilmiş. Ben çok hayret ediyordum: Neden bunlar bana unutturulmuş, tekrar yazdırılmış? Sonra katti bir surette bildim ki: Herkes bu zamanda Risale-i Nura muhtaçtır, fakat umumunu elde edemez; etse de tam okuyamaz; fakat küçük bir Risale-i Nur hükmüne geçmiş bir risale-i camiayı elde edebilir ve ekser vakitlerde muhtaç olduğu mes’eleleri ondan okuyabilir. Ve gıda gibi, her zaman ihtiyaç tekrar ettiği gibi o da mütaalaasını tekrar eder.’’
Said’i Nursi’nin kaleme aldığı ‘’Risale-i Nur Külliyatı’’ 14 ciltlik kitabından birkaç örnek…
İslam dininin tek kaynağı olan Kuran, mezhep/tarikatlar hakkında ne diyor?
3-Ali İmran-103: Hep birlikte Allah’ın İPİNE yapışın, FIKRALARA BÖLÜNÜP PARÇALANMAYIN. Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O’nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. ATEŞTEN BİR ÇUKURUN KENARINDA İDİNİZ; SİZİ ORADAN KURTARDI. ALLAH SİZE AYETLERİNİ BU ŞEKİLDE AÇIKLIYOR Kİ, DOĞRUYA VE GÜZELE YOL BULASINIZ.
3-Ali İmran-104: İçinizden hayra çağıran, doğruyu-güzeli emreden, kötü ve çirkinden alıkoyan bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere eren işte onlardır.
3-Ali İmran-105: Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip FIKRALAR HALİNDE PARÇALANANLAR GİBİ OLMAYIN. BÖYLE OLANLAR İÇİN BÜYÜK BİR AZAP VARDIR.
6-Enam-159: DİNLERİNİ PARÇA PARÇA EDİP FIKRALARA, HİZİPLERE BÖLÜNENLER VARYA SENİN ONLARLA HİÇBİR İLİŞİĞİN YOKTUR. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.
30-Rum-31/32: O’na yönelmiş kişiler olarak O’ndan sakının. Namazı gözetin ve SAKIN ŞİRKE SAPANLARDAN OLMAYIN. ONLAR Kİ DİNLERİNİ PARÇALAYIP HİZİPLER/FIKRALAR HALİNE GELDİLER. HER HİZİP/FIKRA ELİNDEKİYLE SEVİNİP ÖVÜNÜR.
Görüldüğü gibi İslam’ın tek kaynağı olan Kuran; mezhepleşmeyi/fıkralaşmayı/hizipleşmeyi katı bir şekilde yasaklamaktadır.
“IŞID bütün gücünü mezhep kitaplarından, şii ve sunni kaynaklardan almaktadır. Kuransız din anlayışı başka IŞID’ler üretecektir.“
Ali İmran Suresini 105.Ayetinden anlamaya devam edelim. Allah açık-seçik kanıtlar geldikten sonra fıkralara ayrılmamızı kesinlikle yasaklıyor ve eğer ayrılırsak bizler için “çok büyük bir azap” olduğunu söylüyor, uyarıyor! Lütfen bu uyarıyı dikkate alalım çünkü çok önemli bir uyarı! Biz bir mezhebe mensubuz diye övünürken Allah bunda çok büyük bir azap olduğunu söylüyor. Enam 159.Ayette Allah yine açık ve net olarak “Senin fıkralara bölünenler ile hiçbir ilişiğin olamaz!” deyip bölünenlerin akıbetini kendilerine zamanı geldiğinde bildireceğini söylüyor. Ve son olarak en etkileyici olan ayetlerden biride 30-Rum-31/32’de Allah, “Sakın şirke (ortak koşanlar) sapanlar gibi olmayın!” deyip şirke sapanların kim olduğunu bir sonraki cümlede onların “Dini parçalayıp fıkralara bölünmüş kişiler olduğunu ve bu bölünmeyle ellerindekilerle (ki onlar büyük ihtimalle kendi elleriyle yazıp bu Allah katındadır dedikleri kaynaklarıdır) sevinen kişiler olduğunu” görüyoruz. Allah neden bu kişileri tanımlamadan önce “Sakın şirke sapanlar gibi olmayın!” uyarısı veriyor? Çünkü Allah’ın affetmediği suçun/günahın adıdır şirk!
4-Nisa-48: Şu bir gerçek ki, Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, onun dışında kalanı dilediği kişi için affeder. Allah’a şirk koşan, gerçekten büyük bir günah işlemiştir.
Demek ki mezhepçilik olayında ciddi bir “şirk” var! Ki öyle zaten. Her mezhebin kendine göre uydurduğu helaller haramlar var. Biri diğerine seninki yanlış diyor diğeri ötekine hayır seninki İslam’dan değildir diyor. Aklı başında biride çıkıp “hanginiz doğruyu söylüyor!” diyeceğine aileden görme din paketini alıp sorgulamadan ona tabi oluyor. Böylelikle din konusundaki cehalet, dini duyguların sömürülmesini kolaylaştırırken sonrasında ise çeşitli türlerde şirk (ortak koşma) koşma şekilleri gelişiyor! Oysa İslam’da cahilliğin mazereti O-L-A-M-A-Z!......... Abdülaziz Bayındır
29-Ankebut-38: …Sapkın işlerini onlara süslü göstererek onları yoldan saptırdı. HALBUKİ GÖRÜP ANLAYACAK YETENEĞE SAHİPTİLER.
Dün el üstünde tutulan Nakşibendi/Nur/Gülen Cemaati (FETÖ) takiye (aldatma) yaparak Türkiye Cumhuriyet’ine karşı Amerika’yı arkasına alarak darbe girişiminde bulundu. Yukarıdaki tablodaki onlarca cemaattin nihai amacı FETÖ’den farklı mı?
İskilipli Mehmet Atıf hoca,
1920 – İslam yüceltme derneğinin bildirisi :
“Yunan ordusu halifenin ordusu sayılır.
Hiç de zararlı bir topluluk değildir.
Asıl kafası koparılacak mahlûkat Ankara’dadır.”
Menemen’deki irtica kalkışmasını gerçekleştiren ve asteğmen Kubilay’ın başını keserek şehit eden, kesik başı sırıkla dolaştıran ,”Din elden gidiyor, Şeriat ve hilafet isteriz” diye çığlıklar atan Nakşibendi tarikatının yobaz ve katil önderleri Cumhuriyet düşmanıdır.
Diyanet Vakfi
3/ÂLİ İMRÂN-105: Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.