Reklamı Geç
Advert
Advert
Advert
Advert
   19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI KUTLU OLSUN
Faik MEKİK

19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI KUTLU OLSUN

Bu içerik 9542 kez okundu.

  

    Mustafa Kemal,19 Mayıs 1919’da emperyalizmin zincirlerini kırarak  Samsun’a ayak basar. 19 Mayıs 1919’da Samsun’da bir ateş yanar. Yanan isyan ateşi,  tüm Anadolu’yu ayağa kaldırır.. Bu ateşin ışığında Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nı başlatır. Anadolu aydınlanır. Anadolu insanı tutsaklıktan kurtulmanın yollarını arar. Kurtuluşa, Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal’in izinden giderek ulaşacağına inanır; çünkü Mustafa Kemal’e güvenmektedir.  

19 Mayıs bugün tek parça yurdun günü,

O günden sonra yazdı takvim öbür günleri

O günden sonra İzmir, Lozan, Sivas... İleri,

Ve daima ileri, Gaziye varmak için!

Bu günlerden geçerek Gazi’ye erişirsin,

Gazi ki, bir hakikat, erişemez her insan,

Evreni anlarsın Gazi’yi anlıyorsan.   

…………………………….H Naci Selekler                   

Mustafa Kemal, Samsun’a çıktığı günlerdeki durumunu Nutuk’ta söyle anlatıyor:

“19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktım. Genel manzara şöyleydi: Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’ ında yenik düşmüş; Osmanlı Ordusu her tarafta ezilmiş, koşulları ağır bir ateşkes imzalanmış. Savaşlardan, ulus yorgun ve yoksul düşmüş. Ulusu ve ülkeyi, Birinci Dünya Savaşı’na sokanlar, kendi yaşamlarının kaygısına düşerek, ülkeden kaçmışlardır. Padişah Vahdettin, tahtını korumak için önlemler araştırmakta. Damat Ferit başkanlığındaki hükümet; güçsüz, onursuz, korkak, yalnız padişaha bağlı ve onunla birlikte kendilerini kurtaracak herhangi bir duruma razı.”(Nutuk, cilt:1,s.1,”Kısaltılmış ve sadeleştirilmiştir.”)

Yunan ileri harekâtı başlarken 17 nci Kolordu; bağlı birlikleri,56 ncı ve 57 nci tümenler ile İzmir Müstahkem Mevkiinden kuruluydu. Kolordu Komutanı Ali Nadir Paşa, aynı zamanda Müstahkem Mevki komutanıydı. Kolordu, Müstahkem Mevki ve 56 ncı Tümen karargâhları esir olduktan ve tümen (172 nci alay hariç) dağıldıktan sonra, kolordu bölgesindeki diğer kıtalar başsız kalmış, emir ve komuta felç olmuştu.”(Türk İstiklâl Harbi, Batı Cephesi,1963,s.73)

Türkiye’yi, İstanbul’dan kurtarmak artık olanaksızdı. Anadolu, sömürgeci Avrupalılar ve onların yardakçıları Ermeniler, Rumlar tarafından yutulmayı bekliyordu. Anadolu güçsüz, çaresiz, kaderine bırakılmıştı. Anadolu, ancak güvenlik sorunlarıyla anımsanıyordu. 

 “Mustafa Kemal’in hareketinden önce Sadrazamla vedalaşması, Teşvikiye’deki Sadrazam Konağı’nda soğuk, tatsız bir akşam yemeği karşılaması şeklinde oldu. Genel Kurmay Başkanı Cevat Paşa (Çobanlı) da gelir. O gecenin en önemli konuşması, Mustafa Kemal’le Cevat Paşa arasında geçer. Cevat Paşa, Mustafa Kemal’e sorar:                                              

__Bir şey mi yapacaksın Kemal?                                                                                    

 __Evet, Paşam, bir şey yapacağım…                                                                     

__Allah muvaffak etsin…                                                                                                   

  __Mutlaka muvaffak olacağız!

(Şevket Süreyya Aydemir,Tek Adam I,s.388)

   19 Mayıs 1919  tarihte Anadolu insanı, özgürlük ve bağımsızlık bayrağını açar. Bu tarih Anadolu insanının silkinişi, uyanışı, emperyalizme baş kaldırışıdır.19 Mayıs, bağımsızlığa yönelme; ulusal benliğimizi bulma tarihidir. Türk ulusunu bağımsızlığına götürecek yolu, Mustafa Kemal Atatürk açar. Yolu aydınlatmak için Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’da bir kıvılcım çakar. Meşale olur, tüm Anadolu’yu aydınlatır. Bu meşalenin ışığında Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı başlatır

Paylaşılmaz                        

19 Mayıs Gençliğine

Düşünmek uzun

Kurtulmanın başını sonunu

O karanlık günler içinde

Bir çürük tekneyle atlamak

19 Mayıs’ta çıkmak karaya.

Bayrak çekip yürümek Ankara’ya.

Meydan okumak günün sultanlarına

Onların ölüm fermanlarına

“Bu millet ölmeyecektir,”diye

Atılmak er meydanlarına.

Cephe kurmak, devlet kurmak

Yepyeni bir inançla

O karışık günler içinde

Tasarlayarak sonunu

Devrimlerin ölçmek

Enini boyunu.

O zorlu işler içinde

O günler unutulamaz.

Ötekiler paylaşılsa da

Bunlar paylaşılamaz.

…………….. Oğuz Kazım Atok

 

  10 Ağustos 1920 tarihinde Osmanlı Saltanat Şurası’nda incelendikten sonra onaylanan Sevr Antlaşması sonucunda Rumeli ve Anadolu İngiltere, Fransa ve İtalya, Yunanistan ve Ermenistan arasında paylaşılmaya terk edildi.

19 Mayıs 1919 Sonrası

Mustafa Kemal Atatürk, 21 Haziran’da Amasya’da..

‘’Vatanın bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığı tehlikededir; fakat hükümet sorumluluğunu yerine getirmemektedir. Ulusun bağımsızlığını, yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır.’’

Bu karar, Erzurum ve Sivas Kongreleri ve Kurtuluş Savaşı’nın temelini oluşturur. Bu karar, düşmana ve padişaha başkaldırış; bağımsızlık, özgürlük için yılmadan savaşmayı göze alıştır.

.Sivas ve Erzurum Kongrelerinin amacı, ulusa bağımsızlık, özgürlük düşüncesini aşılamak; kurtuluşun yolunu çizmektir. Mustafa Kemal Atatürk, tutsaklığın Türk ulusunun yapısına aykırı olduğunun bilincindedir. Anadolu insanına ulus olma bilincini aşılamaya çalışır. (Osmanlı, imparatorluktur. Uluslar vardır. Bu uluslar, imparatorun uyruğudur.) İnsanca yaşamak için yapılır; İnönüler, Sakaryalar, Dumlupınarlar...30 Ağustos 1922’de mezar olur düşmana Anadolu.29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in bağımsızlık bayrağı dalgalanır 

NE OLURDU HALİMİZ?

Eğer; Milliyetçi, Halkçı, Devletçi ve Devrimci Cumhuriyet kurulmasaydı…

Eğer; Cumhuriyet devrimleri, gerçekleşmemiş olsaydı…

Eğer; Halide Edip Adıvar ve onun gibi düşünenlerin savunduğu Amerikan mandası gerçekleşseydi…

Eğer; İngiliz Dostları Cemiyeti’nin başta Sultan Vahdettin olmak üzere üyeleri tarafından istenen İngiliz Mandası kabul edilmiş olsaydı…

Eğer; Fesli K. Mısırlının dediği gibi işgal hep sürseydi...

Hele hele Eğer, Mustafa Kemal ve arkadaşları düşman işgalini içine sindirip padişahın himayesine girseydi...

Ne Olurdu , bir düşünelim…

Yandım Allah!..  Ortadoğu ülkesinden farkımız kalmazdı…

PADİŞAH VAHDETTİN’İN KAÇIŞI

Tahtını ve tacını istemeyerek bırakmak zorunda kalan Vahdettin, 16 Kasım 1922'de İstanbul İşgal Orduları Komutanı General Harrington'a, "İstanbul'da hayatımı tehlikede gördüğümden İngiltere devletine sığınır ve bir an önce başka bir yere götürülmemi talep ederim efendim. Müslümanların Halifesi Mehmet Vahdettin." diye kısa bir mektup yazarak, İngilizlerden sığınma talep etmiştir.

Vahdettin, 17 Kasım 1922 Cuma sabahı, oğlu Ertuğrul, beş eşi, doktoru, müzik hocası, baş mabeyincisi ve iki sekreteriyle birlikte Yıldız Sarayı'nın yan kapısından gizlice çıkarılarak,bir ambulansla rıhtıma getirilmiş ve oradan İngiliz Malaya Savaş gemisine alınarak Malta'ya götürülmüştür. Vahdettin Malta'da Kraliyet Topçu Subay Mahfili lojmanlarında konuk edilmiştir. Bu konukluğun İngilizlere haftalık maliyeti 100 sterlindir. O günlerde İngiliz parlamentosunda bir milletvekili, eski sultanın ölene kadar İngilizler tarafından mı besleneceğini sormuştur.

   ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE SESLENİŞİ

Ey Türk gençliği!

 Birinci görevin Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini sonsuza kadar korumak ve savunmaktır. Varlığının ve geleceğinin tek temeli budur. Bu temel senin en değerli hazinendir. Gelecekte bile, seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek iç ve dış düşmanların olacaktır. Birgün bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunluluğuna düşersen, göreve atılmak için, bulunduğun durumun olanak ve şartlarını düşünmeyeceksin! Bu olanak ve şartlar, çok elverişsiz bir özellikte ortaya çıkabilir. Bağımsızlık ve cumhuriyetini yok etmek isteyecek düşmanlar, bütün dünyada eşi görülmemiş bir galibiyetin temsilcisi olabilirler. Zorla ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri ele geçirilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve ülkenin her köşesi eylemli olarak ele geçirilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acı ve daha tehlikeli olmak üzere, ülkenin içinde iktidara sahip olanlar duyarsızlık, sapkınlık ve hatta ihanet içinde bulunabilirler. Üstelik bu iktidar sahipleri, kişisel çıkarlarını işgalcilerin siyasi istekleriyle birleştirebilirler. Ulus fakirlik ve çaresizlik içinde yorgun ve bitkin düşmüş olabilir. Ey Türk geleceğinin evladı! İşte, bu durum ve şartlar içinde bile görevin Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Gereksinim duyduğun güç damarlarındaki asil kanda bulunmaktadır!

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

 

 

 

 

 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
 “KUTLAMA DEĞİL ANLAŞILMAK İSTİYORUM” YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ YAPILDI
“KUTLAMA DEĞİL ANLAŞILMAK İSTİYORUM” YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ YAPILDI
14 YILDIR YOKSUN BABA!
14 YILDIR YOKSUN BABA!