8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir mücadele günüdür.
- Kadın ve erkek cinsi arasında hergeçen gün derinleşen eşitsizliğe, karşı mücadele...
- Şiddete, tacize, tecavüze, yoksulluğa karşı mücadele...
HER GEÇEN YIL KADINA ŞİDDET, İSTİSMAR, CİNAYET KAT BE KAT ARTTI
- Boşanmalar yüzde 38,
- Fuhuş yüzde 790,
- Çocukların cinsel istismarı yüzde 700,
- Kadına yönelik şiddet yüzde 1400
- Cinayet yüzde 261,
- Cinsel taciz yüzde 449
- Tutuklu ve hükümlü sayısı yüzde 285,
- Uyuşturucu bağımlılığı yüzde 678 arttı.
BİR BAŞKA SOSYAL YIKIM TABLOSU
Son onbeş yılda 18 yaşından küçük 440 bin kız çocuğun doğum yaptığı tespit ediliyor. Adli Tıp Kurumu’na bir yılda 40 bin çocuk için cinsel istismar suçu ile ilgili rapor için başvuru yapıldığı açıklandı.
Şiddet, taciz ve tecavüz sanıklarına ceza indirimi normalleşti.
Sözüm ona din ulemaları,( tarikat liderleri) kadının eğitimden uzaklaştırılıp, eve hapsedilerek haklarından habersiz yaşamaya mahkum etmeye çalışıyorlar.
Kadınların kıyafetiyle, doğuracağı çocuk sayısıyla, kahkasıyla, 9 yaşında evlenebileceği, nası dayak atılmasıyla ilgileniyorlar. Dünyayı kadınlara dar etmeye çalışıyorlar.
KADINLAR İKİNCİ EŞ OLMAK İSTER Mİ?
Mısır’da erkekler dört eş alabiliyor. Gerekçesi siyasi islamda, daha önce yapılan yasal düzenlemelerle ilk eşin rızasının aranması şartı getirilmiş, sonra bu şart kaldırılmış. Bir kadının bilerek ve isteyerek sevdiği kocasını bir başkasının yatağına yollaması islam hukuku gereği olsa da, kolay olmasa gerek. Mısır’da şu anda ikinci evliliklerin pek çoğu, ilk eşin rızası olmadan yapılıyor ve istatistiklere göre ikinci evliliklerin yüzde 70’i boşanmayla sonuçlanıyor. Çoklu evliliğin en ateşli savunucuları arasında yine kadınlar var.
İslam hukuku, erkek dört kadınla evlenebilir diyor.; erkekler gönlünce evleniyor. Çocuk yapıyor. Kadının tek seçeneği eşlerden biri olmak
Sati;Hindistan'da bazı Dini topluluklarda kadının yakılma törenine denir.
Erkeğin ölümünden sonra dul kalan kadının kocası ile birlikte yakılması, Hindistan’da hem dini inançtan hem de toplumsal baskıdan dolayı yapılıyordu. Sati'yi uygulayan kadınlar kutsal olarak kabul ediliyor, yüksek itibara sahip oluyorlardı. Geride kalan ailelerinin de toplumda saygın bir yeri oluyordu
Ölen adamın bir gün içinde yakılması gerekirken, bu kısa zaman içinde dul kalan eşin de dini yönden Sati olması için yakılmak isteyip istemediğine karar vermesi gerekiyor. Dini inanca göre, dul kalan eşin bu kısa sürede kocası ile yakılması, evliliğin çok çabuk tekrar başlamasını mümkün kılıyormuş. Böylelikle ölen kadın dul olarak değil de, hala ölen kişinin eşi olarak anılıyor. Karar verildikten sonra bölgelere göre değişen farklı törenler hazırlanıyor. Bu törenlerde mutlaka bir rahip bulunması gerekiyor. Bunun yanı sıra müzisyenler, takılar, güzel kıyafetler ile hediyeler de törenin bir parçası oluyor. Ölüm yöntemi dini bakımdan meşru olan odunlar üzerinde yakılma yöntemi. Çok nadir olarakta dul eş ölen eşiyle birlikte canlı olarak gömülüyor. Eğer ki son anda kurban korkup kaçmak isterse, ya zor kullanılıyor ya da silahla öldürülüyor.
İnsanlık Vahşeti ! Kadın Sünneti
UNİCEF KADIN SÜNNETİ RAPORU:
29 Ülkede Kadınlar Sünnet Ediliyor
Dünyada kadın sünnetine maruz kalmış 125 milyon kadın ve kız çocuğu var. Somali'deki kadınların yüzde 98'i, Mısır'da yüzde 91'i sünnet edilmiş. 30 milyon kız çocuğu ise önümüzdeki on yılda sünnet edilme tehlkikesi ile karşı karşıya.
Afrika ve Ortadoğu’da 29 ülkede yapılan araştırmaya göre sünnet edilen kadın sayısının en yüksek olduğu ülkeler sırasıyla Mısır, Etiyopya, Nijerya, Sudan ve Kenya ile Burkina Faso. Somali’deki kadın ve kız çocuklarının ise yüzde 98’i sünnet edilmiş.
Toplumda kabul görme uygulamanın yapılmasında öne sürülen en yaygın gerekçe. Hijyen, daha iyi bir evlilik ihtimali, bekareti korumak, dini gereklilik ise diğer nedenler arasında. Uygulama çoğunlukla Müslümanlarda görülmekle birlikte diğer dinlerde de yapılıyor.
Prof. Dr. Gülümser Heper, kadın sünnetinin İslam’da ve Türkiye’deki yerini yazdığı makaleleri var.
ORTAÇAĞ AVRUPA’SINDA CADI AVI VEYA KADIN DÜŞMANLIĞI
Avrupa’da milyonlarca kadın cadı olduğu gerekçesiyle katledildi
Hurafe ve batıl inançların hayata egemen olması, dinin yanlış anlaşılması ve yorumlanmasına zemin hazırlamıştır. Bu yorumlama, binlerce ve hatta milyonlarca (yaklaşık 1 milyonla 8 milyon arası) güçsüz ve zayıf insanın hayatına mal olmuş; onlar, en acımasız işkencelerle yakılarak öldürülmüşlerdir. Batı’da bu yolla öldürülenlerin % 90’ı kadın idi.
1200’lü yıllardan 1750’lere kadar, yaklaşık 600 yıl boyunca Batı’daki bu insanlıkdışı uygulamaların en güçlü referansı, Kilise ve onların ürettiği kaynaklar olmuştur.
İnsanlık ve kadın tarihinin en kara sayfalarının sorumlusu Katolik Kilisesi mahkemeleri, bilinen adıyla Engizisyondur. Akıl dışı gerekçeleri ve insanlık dışı sorgu yöntemleriyle, bu “kutsal” kurul, 12. yüzyıldan başlayarak altı yüzyıl boyunca, milyonlarca insana “din ve devlet inançları/ilkeleri” adına kıyım uygulamıştır. 1990’larda araştırmacılara/kısmen açılan arşivler, Ortaçağ, İspanyol ve Roma engizisyonları dönemlerinde, yaklaşık bir milyon kadının cadılık suçlamasıyla öldürüldüğünü kanıtlamaktadır. Engizisyonun Dominiken rahipleri, özellikle farklı, bilgili ve dişil kadınları, önce cadı olduklarına, sonra cadılığın ölümcül suç olduğuna ve bunun savunması olmadığına karar vererek yok etmiştir.
Dünyada kadın olmak zor da ülkemde kadın olmak kolay mı?
Bu ülkede kadın olmak hayatınızın her alanında var olabilmek için mücadele etmek zorunda kalmaktır. Hayatınızın her anında ''Ben de varım!'' diye haykırmak istemektir. Birileri tarafından sesinin hep kısılmasıdır. Öteki olmaya zorlanmaktır. Kısacası zordur bu ülkede kadın olmak.
İLAHİYATÇI NURETTİN YILDIZ KONUŞTUKÇA BİZ UTANIYORUZ
Asansöre erkek ve kadının aynı anda binmesi sakıncalı.
Yatakta battaniye şevhet yaratır... gibi fetvalarıyla büyük tepki çeken ilahiyatçı Nurettin Yıldız , ‘’Allah erkeklere deşarj olmaları için kadınları dövme izni vermiştir. Eğer vurma izni vermezsen erkek gider başka yolla rahatlar. Kadınlar şükretmeli’’ diyerek kadına şiddeti, teşvik ediyor.
Utanmadan tv ekranlarında salya sümük kadınlara saldıran bu ve benzerlerinin canı cehendeme...
Atatürk Cumhuriyetin ilanı ile birçok devrime imza atarak,
Türk kadınına da bir çok haklar vermiştir.
1- 1924 – Eğitim Öğretim Hakkı
2- 1925 – Kılık Kıyafet Kanunu
3- 1926 – Medeni Kanun ile kazanılan haklar
4- 1930 – Seçme Hakkı
5- 1933 – Muhtar Seçilme Hakkı
6- 1934 – Seçme ve Seçilme Hakkı
Kadın haklarının tanınması (1930-1933 ve 1934).
Osmanlı toplumunda hemen hiçbir toplumsal ve siyasal hakkı bulunmaya kadınlara Medeni Kanun’la bazı haklar tanınmış olmakla birlikte, siyasal haklar açısından bir değişiklik yapılmamıştı. Atatürk’ün girişimiyle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılarak, 1930’da belediye seçimlerinde seçme, 1933’te çıkarılan Köy Kanunu’yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934’te Anayasa’da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme haklarının tanınmasıyla, Türk kadını o yıllarda Avrupa devletlerinin çoğundaki kadınlardan daha ileri haklar elde etti ve çok geçmeden toplumda erkeklerin çalıştığı her alanda yerini aldı
Vatanın kurtuluşunda ve bugünlere ulaşmamızda kadınlar hak sahibi olmuştur.
Atatürk “Söylev ve demeçlerinde” Türk kadınını anlatırken: “Kadınlarımız aslında toplum hayatında erkeklerimizle her zaman yan yana yaşadılar. Bugün değil, eskiden beri, uzun zamanlardan beri, kadınlarımız erkeklerle baş başa, savaş hayatında, ziraat hayatında, geçimin temin edilmesinde, erkeklerimizden yarım adı kalmayarak yürüdüler. Belki erkeklerimiz, ülkeyi zorla ele geçiren düşmana karşı kahramanlıklarını süngüleriyle, düşmanın süngülerine göğüslerini germekle düşman karşısında ispat ettiler. Fakat erkeklerimizin oluşturduğu ordunun hayat menbalarını kadınlarımız işlemiştir.
Ülkenin varlık nedenini hazırlayan kadınlarımız olmuş ve kadınlarımız olmaktadır. Kimse inkar edemez ki, bu savaşta ve ondan evvelki savaşlarda milletin yaşama yeteneğini tutan hep kadınlarımızdır. Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu, keresteyi getiren, ürünleri pazara götürerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber sırtıyla, kağnısıyla,kucağındaki yavrusuyla, yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip, cephenin savaş malzemesini taşıyan hep onlar, hep o ulvi, o özverili, o Anadolu kadınları olmuştur. Bundan dolayı, hepimiz bu büyük ruhu ve büyük duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle sonsuza kadar kutlamalı ve büyük saygı göstermeliyiz.
Milli mücadele yıllarında ülke savunmasında büyük hizmetler veren ve Cumhuriyetin temel taşları olan Tarsuslu Kara Fatma, Erzurumlu Kara Fatma, Gördesli Makbule, Tayyar Rahmiye, Hatice Hatun, Asker Saime Hanım, Nene Hatun, Halide Edip…
.................
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.
............................Nazım HİKMET
Tutku ile sevmek aşka dönüştüğünde,
bir de seven şairse sevgi tadında
bir şiir çıkar ortaya...
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın a gülüm
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
..................................................
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sensiz bana canım dünya haram olsun.
.......................... Bedri Rahmi Eyüpoğlu
Tüm Dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyor; eşitlik, özgürlük ve mutluluk dolu bir yaşam sürmelerini canı gönülden diliyorum.